🐢 Yunus Suresi 26 Ayet Ne Için Okunur

Fcyx. Meal Ayet Arapça لِلَّذ۪ينَ اَحْسَنُوا الْحُسْنٰى وَزِيَادَةٌۜ وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلَا ذِلَّةٌۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ Türkçe Okunuşu * Lilleżîne ahsenû-lhusnâ veziyâdetuns velâ yerheku vucûhehum katerun velâ żilletunc ulâ-ike as-hâbu-lcenneti hum fîhâ ḣâlidûne 1. Ömer Çelik Meali İyi ve güzel işler yapan mü’minlere mükâfatların en güzeli ve bir de tahmin edemeyeceğiniz fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir karalık bulaşır, ne de yüzlerini aşağıya eğdirecek bir zillete maruz kalırlar! Onlar cennetin yârân ve yoldaşlarıdırlar; orada ebedî kalacaklardır. 2. Diyanet Vakfı Meali Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz kara leke bulaşır ne de bir horluk gelir. İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır. 3. Diyanet İşleri Eski Meali İyi davrananlara; daima daha iyisi ve üstünü verilir. Onların yüzlerine ne bir karalık, ne de zillet bulaşır. İşte onlar cennetliklerdir, orada temelli kalırlar. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali Güzel iş yapanlara karşılık olarak daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali İyi iş, güzel amel yapanlara daha güzeli ve daha fazlasıyla karşılık vardır. Yüzlerine ne kara bulaşır, ne de aşağılanırlar. Cennet ehli işte bunlardır. Orada ebedî kalacaklardır. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Hasenât yapanlara husnâ bir de ziyade var, ve yüzlerine ne bir kara bulaşır ne zillet, onlar eshabı Cennet hep orada muhalleddirler 7. Hasan Basri Çantay Meali İyi iş, güzel amel yapanlara ihsân» mertebesine erenlere daha güzel iyilik, bir de ziyâde vardır. Onların yüzlerine ne bir toz karalık bulaşır, ne de bir horluk kaplar. Onlar cennetin yaranıdırlar ki kendileri onun için ebedî kalıcıdırlar. 8. Hayrat Neşriyat Meali Îmân edip güzel amel işleyenlere daha güzel karşılık olarak Cennet, bir deziyâde Allah'ın cemâline mazhar olmak vardır! Ve onların yüzlerine ne bir karalık bulaşır, ne de bir aşağılık! İşte onlar Cennet ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar. 9. Ali Fikri Yavuz Meali İman edip güzel bir amel işleyenlere cennet ve bir de Allah'ın Cemalini görmek var. Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır, ne de bir zillet... İşte bunlar cennetliktirler, kendileri orada ebedî olarak kalıcıdırlar. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali İhsanda bulunanlar için güzellik ve bir ziyâdelik vardır ve onların yüzlerini ne karalık ve ne de bir alçaklık kaplamaz. İşte onlar cennet ehlidirler. Onlar orada ebedîyyen kalıcılardır. 11. Ümit Şimşek Meali İyilik yapanlara ödülün en güzeli, bir de onun ziyadesi vardır. Onların yüzüne ne bir toz konar, ne zillet bulaşır. Onlar Cennet ehlidir ve orada sürekli kalacaklardır. 12. Yusuf Ali English Meali To those who do right is a goodly reward- Yea, more than in measure! No darkness nor shame shall cover their faces! they are companions of the garden; they will abide therein for aye! Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yunus Sûresi 26. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. Hastalandığımız zaman hemen hastaneye gideriz. Doktor doktor gezip, hastalığımıza şifa ararız. Peki asıl şifa bulduğumuz yer hastane midir? Ya da kutu kutu içtiğimiz ilaçlar mıdır? Bize asıl şifayı veren Allah’tır. Ne kadar çok hastaneye de gitsek, ilaç da tüketsek şifa bize her zaman aynı yerden gelir. Zaten çoğunlukla sağlığımıza kavuşup, hastalıktan kurtulmak için Allah’a sığınırız. Dua edip, Kur’an-ı Kerim’deki surelerden okuruz. Kur’an-ı Kerim bize hayatımız boyunca rehberlik etmesi için gönderilmiştir. Karşılaştığımız her olayda, ne yapmamız gerektiği konusunda bize yol gösterir. Elbet ki hastalandığımızda da Kur’an-ı Kerim bize yardım eden ayetler barındırır. Peygamber efendimiz ; “İki şifa vardır. Bunun birisi baldır, diğeri Kur’an-ı Kerim’dir.” Ibn mâce, Tıp, 7 buyurmuştur. Kur’an-ı Kerim tamamıyla şifadır. Ama özellikle sağlık için okunan Şifa ayetleri vardır. Hastayken, yorgunken, ameliyata girmeden önce ve çıktıktan sonra, ateşli hastaya, açık yaralara… Kısacası rahatsızlıkların her türlüsü için okuyabiliriz bu ayetleri. Peki bu ayetler nelerdir? Kaç tanedir ve Kur’an-ı Kerim’de hangi surelerde bulabiliriz? Kur’an-ı Kerim’de toplam 6 tane şifa ayeti bulunmaktadır. 1- Tevbe Suresi 14. Ayet قا تلو هم يعذ بهم الله با يد ىكم ويخز هم و ينصر كم عليهم و يشف صد و ر قو م مؤ منين “Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onlara azap tattırsın, utanca boğsun, yardımıyla sizi onlara üstün kılsın ve inanmış bir toplumun yüreğine su serpsin” 2- YUNUS Suresi 57. Ayet يا ايها النا س قد جاءتكم موعظة من ربكم وشفا ء لما ف الصد و ر وهدى ورحمة للمؤ منين “Ey insanlar, işte size Rabbinizden bir öğüt ve gönüller derdine bir şifa, ve müminler için bir hidayet ve rahmet geldi. 3- NAHL Suresi 69. Ayet ثم كلى من كل الثمرات فا سلكى سبل ربك ذللا يخرج من بطو نها شراب مختلف الوا نه فيه شفا ء للنا س ان فى ذ لك لا ية لقوم يتفكرون “Sonra meyvaların hepsinden ye de, Rabbinin kolaylaştırdığı yollara koyul; içlerinden, renkleri çeşitli bir içecek çıkar ki, onda insanlara bir şifa vardır. Kuşkusuz bunda, düşünecek bir toplum için elbet bir delil vardır. 4- İSRA Suresi 82. Ayet وننزل من القران ما هو شفاء ورحمة للمؤمنين ولايزيد الظالمين الاخسارا “Biz de Kur’an’dan yavaş yavaş, azar azar öylesini indiririz ki, mü’minler için o bir şifa ve bir rahmettir, zalimlerin ise ancak zararını arttırır. 5- ŞUARA Suresi 80. Ayet واذا مرضت فهويشفين “Hastalandığım zamanda da o beni iyileştirir.” 6- FUSSİLET Suresi 44. Ayet ولوجعلناه قرانااعجميالقالوالولافصلت اياته ءاعجمى وعربى قل هوللذين امنواهدىوشفا والذين لايؤمنون فى اذانهم وقروهوعليهم عمى اولئك ينادون من مكان بعيد “Ve eğer biz, onu Arapça olmayan bir Kur’an yapsa idik, diyecekler idi ki Ayetleri iyice açıklansaydı ya! Arap’a Arapça olmayan bir kitap mı’ De ki O, inananlar için hidayet ve şifadır. İnanmayanların ise kulaklarında bir ağırlık vardır ve o, onlara karşı körlüktür, onlara uzak bir yerden haykırılır. ❬ Önceki Sonraki ❭ ۞ لِّلَّذِينَ أَحْسَنُوا۟ ٱلْحُسْنَىٰ وَزِيَادَةٌ ۖ وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلَا ذِلَّةٌ ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْجَنَّةِ ۖ هُمْ فِيهَا خَٰلِدُونَ Fizilal-il Kuran Dünyada iyi işler yapanlara daha iyi bir karşılık ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne kara leke ve ne de horlanmışlık kaplar. Onlar cennetliklerdir, orada ebedi olarak kalacaklardır. Meallere göre Yûnus Suresi 26. Ayet Tüm Mealler Yûnus 26 Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Yûnus 26 Diyanet İşleri Başkanlığı Yûnus 26 Elmalılı Hamdi Yazır Yûnus 26 Ali Fikri Yavuz Yûnus 26 Diyanet Vakfi Yûnus 26 Elmalılı Hamdi Yazır Sade Yûnus 26 Elmalılı Hamdi Yazır Sade 2 Yûnus 26 Fizilal-il Kuran Yûnus 26 Hasan Basri Çantay Yûnus 26 İbni Kesir Yûnus 26 Ömer Nasuhi Bilmen Yûnus 26 Tefhim-ul Kuran Yûnus 26 Kuran Yolu Yûnus 26 Kur’an-ı Kerim içerisindeki her ayetin ayrı bir anlamı ve ayrı bir fazileti bulunur. Bu faziletler ise insanlığa hadisler yoluyla bildirilir. Yunus Suresi de faziletleri ile ön plana çıkan bir suredir. Özellikle 81. Ayeti, büyüleri ve sihirleri etkisiz hale getirmek için okunur. Bu nedenle büyüden ya da sihirden şüphe eden kişiler Yunus Suresi 81. Ayetin okunuşunu ve anlamını bilmelidirler. Yunus Suresi, 109 ayettir. Bu ayetlerin yalnızca 40., 94., 95., ve 96. Ayetleri Medine döneminde; diğer tüm ayetler Mekke döneminde inmiştir. Bu surede; Yunus, Nuh ve Musa peygamberlerin ve bunların kavimlerinin kıssalarına yer verilir. Bu surenin ismini içerisinde bulunan Yunus kıssasından alır. Ayrıca temel konu olarak sure Allah'ın rahmetinin gazabına üstün olduğunu anlatır. Yunus Suresi 81. Ayet Yunus Suresi 81. Ayet Okunuşu Fe lemmâ elkav mûsâ mâ ci'tumbihis sihr sihru, innallâhe se yubtiluhu, innallâhe lâ yuslihu amelel mufsidîn mufsidîne Yunus Suresi 81. Ayet Anlamı Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsâ şöyle dedi "Asıl bu sizin ortaya koyduğunuz sihirdir. Allah onu mutlaka boşa çıkaracaktır. Kuşkusuz Allah bozgunculuk edenlerin işini düzeltmez. Yunus Suresi 81. Ayet Tefsiri Yunus suresinin 75-82. ayetleri içerisinde bu ayeti de kapsayan bir tefsir söz konusudur; Mekkeli müşrikler tarafından bilinmekte olan Hz. Mûsâ ile Firavun arasındaki mücadelenin öyküsü Kur'an'ın birçok yerinde değişik yönleriyle ele alınmış, bir yandan bu kıssadan alınacak ibretlere dikkat çekilmiş, diğer yandan da daha çok İsrâiloğulları'nca aktarılagelen yanlış bilgiler düzeltilmiştir. Burada, Hz. Mûsâ'nın, kardeşi Hz. Hârun'la birlikte Firavun'a ve çevresindeki ileri gelenlere açık kanıtlarla gönderildiği belirtilmekte, halktan söz edilmemektedir. Bunu –tarihî bilgiler ve Kur'an'da yer alan açıklamalar ışığında– o dönemde halkın korkunç bir baskı altında bulunmasıyla izah etmek mümkündür. Firavun'un İsrâiloğulları'nın erkek çocuklarını tek tek katlettirdiği bir dönemde, Hz. Mûsâ'nın bizzat onun sarayında ve himayesinde büyütülmüş olması bile başlı başına bir mûcize ve ilâhî iradenin mutlak gücünün açık bir göstergesi olduğu halde, günaha gömülmüş olmaları bu gerçeği görmelerini önlemiş ve iman çağrısını kabullenmeyi kibirlerine yedirememişlerdi. Hz. Mûsâ'nın getirdiği mûcizeleri "sihir" diye itham etmeleri bile aslında bunlardan büyülenmiş gibi etkilendiklerinin ipuçlarını veriyordu. Fakat asıl engel, ellerinde tuttukları nüfuz ve gücün kendilerinden alınması endişesiydi. Güya atalarından aldıkları emanete sahip çıkarak muhafazakâr bir tavır sergilemeye çalışırken dahi "Bu yerde egemenlik ve nüfuz ikinizin olsun diye mi?" sözleriyle gerçek rahatsızlıklarını açığa vurmuş oluyorlardı. Böyle bir durumda yapılan çağrının gerçekliği üzerinde düşünmek yerine ne kadar ön yargılı olduklarını açıkça muhataba hissettirip mâneviyatını kırmak ve onun bu çabadan vazgeçmesini sağlamak en kestirme yol olabilirdi. Nitekim "Biz ikinize de inanacak değiliz" diyerek bunu denediler. Fakat sihrin çok revaçta olduğu böyle bir ortamda hem Mûsâ'nın getirdiklerini sihir olarak niteleyip hem ondan üstününü ortaya koyamamak Firavun'u kendi kamuoyu önünde küçük düşürecekti. Bu sebeple ülkesindeki en hünerli sihirbazları toplatıp Mûsâ'ya dersini vermelerini istedi. Ne var ki asıl sihir işte o büyücülerin ortaya koyduğuydu ve Allah'ın yardımıyla Hz. Mûsâ'nın gösterdiği mûcizeler karşısında bunların ipliğinin pazara çıkması kaçınılmazdı. Başka sûrelerde açıklandığı üzere, Mûsâ'nın mûcizeleri karşısında ilk etkilenenler de bizzat o ünlü sihirbazlar oldu sihir hakkında bk. Bakara 2/102; Hz. Mûsâ'nın mûcizeleri ve Firavun tarafından düzenlenen sihir yarışmasının daha geniş anlatımı için bk. A'râf 7/106-126.

yunus suresi 26 ayet ne için okunur