🐴 Arkadan Cinsel Ilişkiye Girildiği Nasıl Anlaşılır

İhramagirildiği andan itibaren ihramdan çıkıncaya kadar “ihram yasakları” olarak ifade edilen bir dizi fiil ve davranıştan uzak durulması gerekmektedir: Başkalarına zarar vermek, kavga etmek, sövmek, kötü söz ve davranışlarda bulunmak, Harem denilen bölgenin (Mekke ve çevresinin) bitkilerini kesmek, koparmak; erkeklerin ABAZAUzunca süre cinsel ilişkide bulunmadığı için cinsel isteği artmış, azmış kimse. & Sürekli cinsel doyumsuzluk içinde yaşayan kimse. 6 ABAZA GEVREĞİ Cinsel olarak doyumsuz, aç (abaza) erkeğin iyice sertleşmiş ya da hemen sertleşen cinsel organı. ABAZA MUHABBETİ Sürekli cinsel ilişkiden söz edilen sohbet. Bununüzerine; "Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz yerden varın." * ayeti nazil oldu. "Bir hadiste ibni Cüreyc, Rasulullah (sav)'in: "Fercden (cinsel organdan) olduktan sonra önden ve arkadan." dediğini rivayet eder. Bu nedenledir ki; ÖzellikleAmerika’da insanların ölüm bilincini bastırmak amacıyla, cenaze törenlerinde, cesetleri süsleyerek güzelleştirme çabası içine girildiği bildirilmektedir . Zira güzelleştirilen ce­setler daha az korku yaratmakta [234] , insanlara kendi ölümlerini hatırlatan ölülere yapılan makyajlarla, sanki yaşıyorlarmış 1Cinsel kimlik yükü 2) Kinetik Yükü 3) Duygu yükü 4) Kahrama n imajı yükü 5) Arkadaşlık yükü 6) Çocuk yetiştirme yükü 7) Kimlik yü kü 8) Otorite yükü 9) Ekmek 少し前のブログでEDAYAのフィリピン工房にアメリカ人のジョニーが加わったことを書いたのだけれど、最近、他にも本格的にEDAYAの活動に関わってくれ始めた、フィリピン人の若手社会人チームがいるので、彼らのことを書いてみたい。 彼らの事は、EDAYA Associatesと呼んでいる。 İlişkiuzmanları: Aşk hayatınız hakkında arkadaşlarınızdan tavsiye almayın AŞK&İLİŞKİ Sağlıksız bir ilişkide olduğunuzu gösteren 10 işaret Menî cinsel ilişki veya ben­zeri (sevişme, elle oynama) esnasında orgazm halinde gelen bir sıvıdır. Bu sıvı, mîzâçları itidale erdiğinde (yani 30 yaşı civarına Ağırfelaketler, arka arkaya gelen sıkıntılar, ahlaksızlığın hat safhaya çıkması, caddelerin ve sokakların cinsel manzaralarla süslenmesi, düşmanların zaferleri, düşünülürse, insanların ve özellikle de inananların ne kadar da Allah’a, O’nun dinine ve eb4F. İlişkinizde ters giden bir şeyler olduğunu mu hissettiniz? Belki arkadaşınız sizi kullanıyor olabilir. Bunu anlamak için bu dört işareti dikkat etmelisiniz. Arkadaşınız Sizi Kullanıyor OlabilirHer gün farklı insanlarla karşılaşıyoruz. Bunlardan bazıları güvenebileceğimiz dostlara dönüşüyor. Bazıları ise, bizim onlara sunduğumuz arkadaşlığı kendi çıkarlarına kullanmaya gerçek dostunuz mu olduğunu yoksa sizi kullanmaya mı çalıştığını anlamak her zaman kolay yine de, arkadaşınız sizi kullanıyor olabilir ve bunu öğrenmek için bazı ipuçlarına dikkat etmeniz sadece bir şeye ihtiyaçları olduğunda ararlarBu sahte veya çıkar üzerine kurulu bir arkadaşlığın ana belirtisidir arkadaşınız sadece bir şeye ihtiyacı olduğunda sizin yanınıza bir kitap ödünç almak veya onu bir yere götürmek gibi basit bir şey veya borç para istemek gibi daha ciddi bir durum için yardım etmek bir sevgi ve dostluk birisinin size sadece bir şeye ihtiyacı olduğunda yakınlaştığını fark ederseniz, artık ilişkinize bazı sınırlamalar koymanın, hatta bazen ilişkiyi bitirmenin vakti gelmiş ile dışarı çıkıp sizi davet etmezlerArkadaşlarımızın birbirleri ile tanışmalarını ve iyi geçinebilmelerini istemek çok eğer son dönemde arkadaş grubunuza katılmış birisi, sizin arkadaşlarınızla dışarı çıkıp sizi çağırmıyor ve bunu sizden saklıyorsa, bu dikkat etmeniz gereken bir konu bir durumla karşılaştığınızda elinizden geldiğince tarafsız olmanız çok önemli çünkü bazen kendimizi ortada bir neden yokken dışlanmış hissedebilir veya kıskançlaşabiliriz. Bu nedenle birisinden uzaklaşmadan önce durumu çok iyi bilgilerinizi kendi çıkarları için kullanırlarBazı sahte arkadaşlar size sadece onlara bir yararı dokunabilecek sizinle ilgili şeyleri öğrenmek için bu durum açıkça ortadadır ve siz onu ciddiye pek çok farklı şekilde başınıza kişi bir iş için sizin iletişim bilgilerinizi kullanmaya veya sizin adınızı kullanarak bir şeyler yapmaya çalışıyor hiçbir alakanız yokken, yanlış anlaşılmalar veya çok ciddi sorunlarla reddedilirsinizGerçek dostluk samimidir ve çıkarlar için bazen arkadaşlarımıza ihtiyacımız dinleyecek birisine ihtiyacınız olabilir veya bir iyilik ya da bir durumla ilgili yardımlarını arkadaşınızın sürekli sizi reddettiğini fark ederseniz, arkadaşlığınızın pek de samimi olmama ihtimali çok ilk bahsettiğimiz madde ile çok yakından bağlantılıdır, çünkü sahte arkadaşlıklarda sürekli sizden yardım ister veya bir çıkar sağlamaya çalışırlar ancak sizin onlara ihtiyacınız olduğunda ortadan yok boyunca tanıştığımız herkes bizi kullanmaya veya bize zarar vermeye çalışmıyor, ancak bu tarz kişiler tarafından kullanılmaktan kurtulmak için çevremize dikkat etmemizde fayda Wrangler’in izni ile çekebilir ... اَعُوذُ بِااللهِ مِنَ اَلشَّيْطَانِ اَلرَّجِيمِ بِسمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحيِم اَلْحَمْدُ الِلّهِ رَبِّ الْعاَلَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلىَ سَيِّدِناَ مُحَمَّدٍ وَأَلِه اَجْمَعِينَ Bundan sonra… Erkeklerin “cinsel İlişki”de hanımlarına arkadan yaklaşmalarının nasıl bir la’netlik iş olduğunu gösteren hadîslerden bir kısmını “ez-Zevâcir” isimli eserden ve “ed-Dürrü’l-Mensûr” isimli tefsîrden nakledelim Tirmizî, Nesâî ve İbnü Hibbân sahih’inde İbnü Abbâs radıyallâhu anhumâ’dan Resûlüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedirler “Allah azze ve celle bir adama veya bir kadına dübüründen/arkasından yaklaşan adama merhametle bakmaz”.[1] Tabarânî, el-Evsat’da ravileri sağlam olan bir senedle rivâyet etmiştir “Kim kadınlara arkalarından yanaşırsa küfre girmiştir”[2]. İbnü Mâce ve Beyhakî şöyle rivâyet etmişlerdir “Allah Teâlâ bir kadına arkasından yanaşan bir adama rahmet bakışıyla bakmayacaktır”.[3] Ahmed ve Ebû Davûd şöyle rivâyet etmişlerdir “Bir kadına arkasından yanaşan kimse mel’undur”.[4] Ahmed, Tirmizî, Nesâî ve İbnü Mâce Ebu Hureyre’den şöyle rivâyet etmektedir “Kim bir hayızlı kadına veya bir kadına arkasından yanaşırsa…Muhammed sallellâhu aleyhi ve sellem’e indirileni inkâr etmiştir.[5] Bunu Ebû Dâvud da şu lafızla rivâyet etmiştir “Allah’ın Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’e indirdiğinden beri olmuştur/uzaklaşmıştır.” Ahmed ve Bezzâr Abdullah İbnü Amr radıyallâhu anhumâ’dan Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedirler “O küçük livâtadır. Yani, kişinin hanımına arkasından yanaşması…”[6] Ebu Ya’lâ ceyyid/güzel bir isnad ile şöyle rivâyet etmiştir “…Kadınlara arkalarından yaklaşmayın”.[7] İbnü Mace -ki lafız ona aittir- ve Nesâî, birisi sahih olan isnadlarla Huzeyme İbnü Sâbit radıyallâhu anhu’dan Resûlüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmişlerdir “…Kadınlara arkalarından yaklaşmayın”[8] Tabarânî el-Evsat’da ravileri sağlam kimseler olan bir senedle Cabir radıyallâhu anhu’dan şöyle rivâyet etmiştir “Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem erkeklerin hanımlarına arkalarından yanaşmasını yasaklamıştır.[9] Darikutnî şöyle rivâyet etmiştir “…Kadınlara arkalarından yaklaşman helal olmaz.”[10] Tabarânî şöyle rivâyet etmiştir “Allah Teâlâ kadınlara arkalarından yanaşanlara la’net etsin”[11] Ahmed, Tirmizî, Nesâî ve İbnü Hibbân Sahîh’inde rivâyet etmiş, Tirmizî Hasen olduğunu söylemiştir. “Kadınlara arkalarından yanaşmayın…”[12] Nesâî Ebu Hureyre’den rivâyet ettiğine göre Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur “Allah celle celâlühû hanımına arkadan yanaşan adama rahmet nazarıyla bakmayacaktır.”[13] Bu vadideki hadisler neredeyse sayılamayacak kadar çoktur. Aksine getirilecek rivâyetler, “önden olmak şartıyla arkadan” şeklinde manalandırılabilecek rivayetlerdir. Nitekim Sahabe ve Tâbiûndan gelen birçok rivâyet bu dediğimizi teyid etmektedir. Misal olması için bunlardan sadece iki rivayeti getirmek istiyoruz İmâm Ebu Hanife’nin Müsned’inde Hafsa radıyallâhu anhâ’dan yaptığı rivayete göre, Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular “…Bir yerden sadece önden olduğu zaman arkadan yanaşmak-da hiçbir beis/zarar yoktur”[14] İmâm Şafî el-Ümm’de, İbnü Ebî Şeybe, Ahmed, Nesâî ve İbnü Mace ve başkaları, Huzeyme İbnü Sâbit radıyallahu anhu’dan şöyle rivayet ettiler “Birisi Rasûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem’e kadınlara arkalarından yanaşmayı sordu. O da bu “helaldır” veya “zararsızdır” buyurdu. Adam dönüp gidince, onu çağırdı ve ona şöyle dedi Sen nasıl dedin? “Arkasından önüne” evet, ama “arkasından arkasına” hayır. Şübhesiz ki Allah haktan haya etmez. Kadınlara arkalarından yanaşmayınız.”[15] Bu arada Abdullah İbnü Ömer radıyallâhu anhuma gibi birçoklarına da bu husûsta iftira yapılmıştır. Nitekim, Nesâî, Tabarânî ve İbnü Merdûye şöyle rivâyet etmişlerdir Nâfî’e, “İbnü Ömer’den, kadınlara arkadan yanaşılabileceği’ne dair fetva verdiği hususunda bir rivayet yaptığı”ndan çok söz edildiği söylenince, “bana yalan iftira ettiler” demiştir. Darimî, Said İbnü Yesâr’dan şöyle dediğini rivayet etmiştir İbnü Ömer’e, “câriyeler hakkında ne dersin, Onlara Tahmîd yapabilir miyiz?” dedim. O da İbnü Ömer de “Tahmîd de nedir?” dedi. Bunun üzerine dübür’ü zikredince, “Müslümanlardan hiçbir kimse böyle yapar mı?”dedi. Bütün bunlardan anlaşılan arkadan yanaşmak kesin bir lanetlik iştir. Zahirde buna zıtmış gibi görünen rivayetler, ya “önden olmak şartıyla arkadan” manasındadırlar, ya uydurukturlar, veya –farz-ı muhâl denilebilecek en iyimser ifâdeyle- şâz/daha sağlam rivâyetler karşısında ilmî bir değeri olmayan rivâyetlerdir. Ehl-i Beyt İmamlarından birçokları bunun arkadan yaklaşmanın yasaklığına dair açık ifadeler sarf etmişlerdir. Nitekim Tabâtabâî, et-Tefsîru’l-Ayyâşî’de geçen Ehl-i Beyt imâmları Rızâ, Ca’fer-i Sâdık, yine Ebû Abdillâh ve yine Rızâ aleyhimüsselâm’dan bu yasaklığa dâir yapılan rivâyetleri nakletmiştir. Sonra da “bu manada Ehl-i Beyt’ten gelen rivâyetler çoktur, el-Kâfî’de, et-Tehzîb’de ve Ayyâşî ile Kummî tefsîrlerinde rivâyet edilmiştir. Bu rivâyetlerin tamâmı âyet’in “kadınlara önlerinden yaklaşılması”ndan fazlasına delâlet etmemektedir. Ayyâşî’nin Abdullah İbnü Ebî Ya’fûrdan yaptığı “Ebû Abdillâh’a kadınlara arkadan yanaşmayı sordum da zararsızdır dedi ve sonra kadınlarınız tarlanızdır… âyetini okudu” rivâyetindeki Câfer-iSâdık aleyhisselâm’ın sözünün de buna yorulması mümkindir. Tabâtabâî daha sonra, buna cevâz veren Ehl-i Beyt İmâmlarının bu işi “şiddetli bir mekrûh saymakla beraber mübâh görmeleri”ni bu âyete değil de Lût aleyhisselâm’ın kavmine “işte kızlarım…”Hicr71 deyip kızlarını nikâh ile onlara vermek istemesini bildiren âyete dayandırdıklarını söylüyor. Bu arada şu “şiddetli mekrûhlukla beraber mübâhlık bildiren”! rivâyetlerin “ashabları”/Şiî rivâyet âlimleri tarafından bitişik olan senedlerle rivâyet edildiğini ! ilâve etmeyi de ihmâl etmiyor.[16] ——————————————————– İslamoğlu’na Sorulan Süâl Kişinin Cinsel İlişkide Hanımına Arkadan Yaklaşması? ——————————————————– Allahın selamı sizin ve bu davaya kendini adamışların üzere olsun hocam sizlere bir sorum olacak. Ben İmam Humeyni’yi seven ona sempati duyan bir insanım ve tam olarak hakkında çok fazla detaylara sahip olmasam da alim bir kişilik olarak bilirim. Fakat geçenlerde bir selef arkadaşın onun hakkında bir şey dediğine şahit oldum. İnanmak istemedim; araştırmaya çalıştım, ama kaynak eksiğim çok fazla oldugu için söyletilerden başkasına ulaşamadım. Bu yüzden kafam karışık. Mesele şu hocam Tabi konuyu size açarken de affınıza sıgınıyorum. İlimde mahrem olmazmış. Arkadaş, İmam Humeyni’nin, cinsel ilişkide arkadan yaklaşmaya cevaz vediğini ve böyle bir fetvası olduğunu söyledi. Benim Sünni anlayışta öğrendiğim şeylerin tam tersi bu da benim imam Humeyni tasavvuru mu zedeledi; araştırmaya kalktım, ama kaynak bilgim az olduğundan dolayı sizden yardım alma ya karar verdim. Sizden dileğim bunun gerçek olup olmadığı hakkında beni aydınlatmanız, ya da beni bir kaynağa yönlendirmeniz? Zira, eğer doğru ise, bunu imam Humeyni neye dayanak yaptığını, bu söylenenin doğru olması durumunda yıkılan tasavvurumun tam anlamıyla oturma sı için yapmam gerekenleri bana açıklayarak ya da bana bir kaynak göstererek yaparsanız beni şu anki sıkıntımdan kurtarmış olursunuz şimdiden sizlerden Allah razı olsun. 06/08/2008 ——————————————————– İslamoğlu’nun Cevâbı ——————————————————– Aziz mümin, Bu yaklaşım tam da “imam Şafii kişinin öz kızıyla zinasının caiz olduğuna fetva veriyor” demek kadar kendini bilmezce, alçakça ve art niyetlidir. Evet, Şafii, kişinin zinadan olma kızıyla nikahlanmasına cevaz verir. Bu cevaz bizce de yanlıştır. Fakat Şafii’nin usulünden kaynaklanır. Şimdi biri kalkıp “Şafii kişinin kızıyla evlenmesi caizdir diyen bir adamdır” derse terbiyesizlik etmiş olmaz mı? İşte Ayetullah Humeyni için denilen de tam buna benzer. Bu, Ayetullah Humeyni’nin icad ettiği bir şey değil ki. Ta İbn Abbas’ın öğrencisi İkrime ayetteki “kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza nereden/ nasıl isterseniz öyle varınız” ayetini herhangi bir sınırlama olmadığı şeklinde yorumlamıştır. İkinci nesilden/tabiinden olan ikrime’nin bu yorumuna kendi çağdaşlarından “köle yanıldı” tepkisini veren tabiin olmuştur. Ehl-İ Beyt okulu genellikle bu yorumu benimsemiştir. Ehl-i Sünnet okulu ise bu yaklaşıma itiraz etmiştir. Şöyle ki Ayetteki “ennâ” zarfının aslen iki manaya geldiği doğrudur 1 nereden, 2 nasıl. Fakat ayet “kadınlarınız sizin tarlanızdır” buyuruyor. Tarla ürün veren yerdir. Dolayısıyla tarla denilmeye rahme açılan kadınlık uzvu layıktır ve ayet örtülü olarak onu kasdetmiştir. Zira dölyolu ancak “tarla” vasfını almaya layıktır. Diğer yol için insan ürünü olan çocuğun doğumunda rol oynamadığı için “tarla” denilemez. Dolayısıyla ayette kapalı olarak kastedilen “tenasül organıdır” ve ayetin açılımı da “kadınlarınız sizin nesillerinizin tohumunu ekip o tohumun mahsulü olan çocuklarınızı hasat ettiğiniz tarlanızdır; o tarlaya tenasül yolundan olmak şartıyla, hangi pozisyonda, hangi yönden, hangi usulle varırsanız varın, bu sizin bileceğiniz iştir” denilmiştir. Bu konuda Hz. ömer’ in yaşadığı nakledilen bir de nüzul sebebi rivayeti vardır. Hz. Ömer bir gün pişmanlık sözleriyle Allah Rasulü’ne başvurur. Sebebini ise farklı cinsel ilişki pozisyonunu kastederek “Atıma bugün ters bindim” der. Rivayete göre bu ayet bunun üzerine inmiş olur. Ezcümle 1. Bu ilmi bir mevzu olan ve farklı mezheplerdeki alim ve fakihlerin kendi aralarında tartıştıkları ve ihti laf ettikleri bir meseleye böylesine basit, sığ ve buram buram mezhep holiganlığı kokan bu çirkin yakla şım merduttur, edepsizdir, verdiğim Şafii örneğinde olduğu gibidir. 2. Ulemamızın ilmi olarak kendi aralarında tartıştığı meseleleri cühelamızın böylesine reddi bir üslupla tarafgirliklerine alet etmeleri çirkindir, zararlıdır, hadsizliktir. 3. Bu basitlikte ele alınırsa, Nebiz’e helaldir dediği için İmam Azam Ebu Hanife’yi “Bira’ya helaldir” dedi iftirasıyla, İmam Muhammed’i Daru’l-Harpte karlı çıkacaksa mümine verdiği “ribalı muamele” cevazı yüzünden “İmam Muhammed faize helaldir” dedi iftirasıyla ve daha bir çok imam diğer imamlara muhalefet ettiği ve ilmi bir biçimde ortaya koydukları fetvaları yüzünden iftiralara maruz kalabilir. Allah bizi insaf, adalet ve itidalden ayırmasın… ——————————————————– İslâmoğlu’na Cevâblarımız ——————————————————– İslâmoğlu’nunyukarıya aldığımız ifâdelerini harfine bile dokunmadan teker teker ele alalım ve cevablandıralım Bir İslamoğlu [“Aziz Mü’min, Bu yaklaşım tam da “imam şafii kişinin öz kızıyla zinasının caiz olduğuna fetva veriyor” demek kadar kendini bilmezce, alçakça ve art niyetlidir.”] Cevâb Hangi “yaklaşım”dan söz ediliyor? Sözü geçen kimsenin “fakat geçenlerde bir Selef arkadaşın O’nun hakkında bir şey…” ve “İmam Humeyni’nin, cinsel ilişkide arkadan yaklaşmaya cevaz vediğini ve böyle bir fetvası olduğunu…” söylemesi mi? Burada haber vermenin ötesinde herhangi bir yaklaşım mı var? Şu “yaklaşım” denilen şey nedir? Haber vermek mi, analiz mi, yorum mu, açıklama veya mana çıkarmak mıdır? Eğer Türkçe katledilerek “haber vermek” kasd edildiyse, bu “Bu, Ayetullah Humeyni’nin icad ettiği bir şey değil ki“ ve “Ehl-İ Beyt okulu genellikle bu yorumu benimsemiştir” demekle kendisi tarafından da i’tirâf edilmiştir. O zaman “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetlidir” hükmü çaresiz İslamoğlu için dahi geçerli olur. Yok eğer, “analiz, yorum, tefsîr veya açıklama ve mana çıkarmak” kasdedildiyse adama açık bir iftirâ yapılmaktadır. Çünki ortada yorumsuz olarak haber vermekten başka bir şey yoktur. Şâyet haber kabûl edilmiyor veya hakkında tereddüt varsa, haberi verenden naklinin doğruluğunu isbât etmesi istenir. Kabûl ediliyorsa, ona sebebsiz ve haksız yere hakaret edilmez. Edilirse, şu hakaret sahibine döner. Bir yanda böylesi müptezel yakışıksız hakaretleri yapmak, öte yandan da sıkışınca kardeşlik edebiyatı ile işi kurtarmaya çalışmak delikanlı bir Mü’mine yakışmaz… İki İslâmoğlu [”Evet, Şafii, kişinin zinadan olma kızıyla nikahlanmasına cevaz verir. Bu cevaz bizce de yanlıştır. Fakat Şafii’nin usulünden kaynaklanır. Şimdi biri kalkıp Şafii kişinin kızıyla evlenmesi caizdir diyen bir adamdır’ derse terbiyesizlik etmiş olmaz mı?”] Cevâb Harbiden terbiyesizlik etmiş olur da, burada yapılmak istenen nedir? Yoksa, bir şekilde “İmâm Şâfiî’nin câhilliği”nin i’lân edilmesi ile şu la’netlik “küçük livata” işinin hafîfletilmesi mi, kendini O’nun üstüne çıkarması mı, yahut da her ikisi midir? Buradaki “bu cevaz bizce de yanlıştır” sözü ise, üç ihtimâli bulundurur Birincisi, “ben Şâfiî’den üstünüm”, ikincisi, “O’nun ayarındayım”, üçüncüsü de “O’ndan aşağı mertebedeyim ama yine de böyle diyorum” denilmek isteniyor. Birinci ve ikinci ihtimâller, akıllı Mü’minleri ağlatacak, kargaları da güldürecek son derece bayağı bir tekebbür ve megalomanilik taşıyan iddiâları bulundurmaktadır. Üçüncü ve ilk iki ihtimâl karşısında ise ancak -kendi ifâdesiyle-, bunlar “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetlidir” denilebilir. Evet ancak, İmâm Şâfiî’nin bu ictihâdının yanlışlığını en az O’nun ayarındaki Hanefî ve başka müctehidlerden nakledersek “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetli” bir iş yapmamış oluruz. İmâm Şâfiî kişinin zinadan olma kızını -Şer’î bir nikâh bulunmaması sebebiyle- Şer’an gerçek kızı saymazken, Ebû Hanîfe onu lugat bakımından kızı kabûl etmektedir. Bu husûsun etraflıca münâkaşası ise ilmî bir mes’ele olup yeri burası değildir ve İslamoğlu’nun sâhası değildir. Üç İslamoğlu [İşte Ayetullah Humeyni için denilen de tam buna benzer.] Cevâb Humeynî’nin savunduğu söylenen ve İslamoğlu tarafından da kabûl edilen şu la’netlik işin meşrû olduğu hakkında hiçbir nass yoktur; hatta tam aksine la’netlik olduğunu açıkça gösteren birçok nass ve onların yanında bir de İcmâ’ delîli İmâm Şâfiî’nin meselesi hakkında açık nass yoktur. O halde “fârık”a rağmen bir kıyâs yapılmaktadır ki bu şeytânî bir bâtıl kıyâstır. İmâm Şâfiî’nin şu Kendince doğru ama Hanefîlerce yanlış olan ictitihâdının sözü geçen la’netlik işin mübâh gösterilmesine benzetilmesi, yıldızı kemiğe benzetmek kadar ahmakça, tezeği de ekmeğe benzetmek kadar iğrençtir. Dört İslamoğlu [Bu, Ayetullah Humeyni’nin icad ettiği bir şey değil ki…] Cevâb Evet, Ondan önceki kimi Lut Kavminin bakıyyesi pislik böcekleri Sonraki Şiîler de bu görüşte idi. Nitekim Tabersî Mecmau’l-Beyân’ında bu la’netlik işi İbnü Ömer’e ve İmâm Mâlik’e iftirâ ettikten sonra, “arkadaşlarının Şiî âlimlerin bir çoğunun bu görüşte olduğu”nu söylemektedir.[17] Beş İslâmoğlu [Ta İbn Abbas’ın öğrencisi İkrime ayetteki “kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza nereden/nasıl isterseniz öyle varınız” ayetini herhangi bir sınırlama olmadığı şeklinde yorumlamıştır.] Cevâb İkrime’ye nisbet edilen bu haberi kim rivâyet etmiştir, sihhat derecesi nedir?… Hiçbirisi belli değil… Senedini getirsin de bir bakalım… Kaldı ki, isnâdı belli ve sağlam olsa bile haber doğru mu anlaşılmıştır? Onun “önden olmak şartıyla arkadan” şeklinde anlaşılmasına mani ne vardır? Hattâ O’ndan yapılan bu rivâyet farz-ı muhâl reddedilemez sahihlikte ve tevil kaldırmaz açıklıkta bile olsa –ki vallahi asla öyle değildir- Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem’in sahîh ve açık sözleri karşısında bir Tâbiî’nin görüşünün ne kıymeti olabilir?! Üstelik bu şâz ise ya ne denir?… Oysa tam aksine, O’ndan bu iddiâyı kesin iptâl eden sâbit rivâyetler gelmiştir. Birkaç tanesi –Abd İbnü Humeyd, İkrime yoluyla İbnü Abbâs radıyallahu anhumâ’dan rivâyet etti “… Ayaktayken, otururken, önden ve arkadan varan olarak ama önlerinden… Önlerinden başka yanlarına taşma.” –Abdurrezzak ve Beyhakî Şuab’da İkrime’den rivâyet ettiler “Ömer İbnü Hattâb bunun gibi bir şeyde/suçta adamın birine dayak attı.” –Beyhakî Sünen’de İkrime yoluyla İbnü Abbâs radıyallahu anhumâ’dan rivâyet etti “O, arkadan yanaşmayı şiddetle ayıplardı.” Bunlar İkrime’nin iki Sahâbî’den yapıp ta itirâz etmediği üç rivâyet. –İbnü Ebî Şeybe Musannef ve Harâitî, Mesâvî’l-Ahlâk’da[18] İkrime’den şöyle dediğini rivâyet ettiler “Erkek kadına dilediği gibi yanaşır; ayaktayken, otururken ve arkadan olmadığı müddetçe her bir halde” [19] –İbnü Ebî Şeybe, el-Musannef’de yine İkrime’den “Tarlalarınıza nereden ve nasıl olursa varın ama Fercinden/ön tarafından”.[20] Bu ikisi de İkrime’den kendi sözü olarak yapılan rivâyetler… O halde, bu rivâyetlerden daha sahîhleri bulunmadıkça İkrime’ye iftirâ edilmektedir. Altı İslâmoğlu [Ehl-İ Beyt okulu genellikle bu yorumu benimsemiştir.] Cevâb “Ehl-i Beyt Okulu”, yani “Mezhebi” denilirken kasdedilen nedir, kimlerdir? Ehl-i Sünnet imâmlarının başında yer alanlardan olan ve Ehl-i Sünnet Tasavvufu’nun silsilelerinin başlarını süsleyen Ehl-i Beyt imâmları mıdır, yoksa Onlara iftirâ etmeyi dîn edinen Sonraki Şiîler midir? Eğer sonraki iftirâcı Şiîler ise, onları İslâmoğlu’na ve benzerlerine verdik; Mü’minlere göre pislik böceklerinin görüşlerinin, daha doğrusu hevâlarının hiçbir kıymeti yoktur. Şâyet, Ehl-i Beyt İmâmları olduğu kasd ediliyor idiyse, bunun önce sahîh ve mu’teber senedlerle veya hiç olmazsa tek bir senedle isbât edilmesi gerekmez miydi? Sonra da Mübârek dedelerinden sahîh yollarla gelen onlarca te’vîl kaldırmaz yasaklayıcı, la’netleyici ve aşağılayıcı rivâyetlerle bunların tahlîli îcâb etmez miydi? Netîcede de, bunların, nasslara ve müstakîm kolektif akla ters görülerek -faraza râvîleri sağlam bile olsalar- rivâyetlerin yanlış anlaşılmalarına veya rivâyetleri yapanların yanlış anlamalarına veya hatâ etmelerine yorularak terk edilmeleri lâzım gelmez miydi? Elbette böyle gerekirdi. Evet, Alî radıyallahu anhu ve kerremellâhu vechehû başta olmak üzere, hiçbir Ehl-i Beyt imâmından şu habâsetin mübâhlığına ve meşrûiyetine dâir tek bir sağlam te’vîl kaldırmayan rivâyet getirilemez. Aksine biz bu büyük zâtlardan bunun ne denli bir la’netlik iş olduğuna dâir Şia kaynaklarından bile bir nice rivâyet getiririz. Başta İmâm Ebû Hanîfe, Mâlik ve Şâfiî’nin imâm kabûl edip başlarına tâc ettikleri, Ehl-i Beyt İmâmlarına yapılan bu pis ve “alçakça” iftirâ mutlaka temizlenmelidir. Buna kendilerini onlara nisbet edenler de öncelikle ve şiddetle karşı çıkmalıdırlar. Yedi İslamoğlu [Ehl-i Sünnet okulu ise bu yaklaşıma itiraz etmiştir. Şöyle ki Ayetteki “ennâ” zarfının aslen iki manaya geldiği doğrudur 1 nereden, 2 nasıl. Fakat ayet “kadınlarınız sizin tarlanızdır” buyuruyor. Tarla ürün veren yerdir. Dolayısıyla tarla denilmeye rahme açılan kadınlık uzvu layıktır ve ayet örtülü olarak onu kasdetmiştir. Zira dölyolu ancak “tarla” vasfını almaya layıktır. Diğer yol için insan ürünü olan çocuğun doğumunda rol oynamadığı için “tarla” denilemez. Dolayısıyla ayette kapalı olarak kastedilen “tenasül organıdır” ve ayetin açılımı da “kadınlarınız sizin nesillerinizin tohumunu ekip o tohumun mahsulü olan çocuklarınızı hasat ettiğiniz tarlanızdır; o tarlaya tenasül yolundan olmak şartıyla, hangi pozisyonda, hangi yönden, hangi usulle varırsanız varın, bu sizin bileceğiniz iştir” denilmiştir.] Cevâb Bir O’nun, âyeti yüksek ictihâdlarıyla lutfedip Ehl-i Sünnet’in anladığı gibi anlaması iyi. Böyle bir görüşte olmak lâzımdır, fakat kâfî değildir. Bu hususta Mezheb imâmlarını taklîd etmediği halde kör bir taassubla taklîd ettiği Üstâd-ı A’zâm’ı Goldziher ne demiştir, bilmiyoruz; ama, şu görüş, Müfessir! Tâbatâbaî de dâhil birçok Şiî’nin dahi görüşüdür. Lâkin İslâmoğlu’na kimse “sen bu işi kabûl ediyorsun” dememiştir. Ona denilen meâlen “sen bu lanetlik işi Ehl-i Beyt’in geneli’ne isnâd ediyorsun, utanmadan ve sıkılmadan meselenin İmâm Ebû Hanîfe, İmâm Muhammed ve İmâm Şâfiî’nin ictihâdları gibi bir ictihâd olduğunu söylüyorsun” sözünden ibârettir. Bu da hiçbir şekilde iftira olmayıp vakıanın tesbîti ve hakîkatin ta kendisidir. İki Bu la’netlik işin “tartışmalı bir mesele olduğu”nu söyleyerek hafifletilmesi, hattâ bir ictihâd seviyesinde görülüp gösterilmesi hıyânet çapında bir densizlik ve “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetli”, “basit, sığ ve buram buram mezhep holiganlığı kokan…, merdut, edepsiz”, “çirkin, zararlı, hadsizlik”tir… Üç “Ben kişinin hanımına arkadan yanaşılabileceği görüşünde olduğumu söylemedim; bana iftirâ edilmektedir” meâlindeki sözlerle duygu sömürüsü yapması ve birilerine harbiden iftirâ etmesi, delikanlılığa sığmaz. O’na kimse “sen bu görüşte olduğunu söyledin” dememişken kimilerine böylesi bir iftirâ ettin iftirası çamurunu atması da ayrı bir ibretlik husûstur. Evet O, böyle bir şey demedi, ama demekten beter yaptı. Değil mi ki O, bu menfûr ve mel’ûn işi büyük müctehidlerin ictihâdlarına eş değer tuttu; nevri döndü ve bu “ictihâdı”! “İmâm” dedikleri Humeynî’ye yorumsuz ve hakaretsiz olarak sadece nisbet edene, “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetli”, “basit, sığ ve buram buram mezhep holiganlığı kokan…, merdut, edepsiz”, “çirkin, zararlı, hadsizlik” gibi kendinden haber veren süflî ve iğrenç hakaretleri revâ gördü… Ne fark eder?… Bunu “kabûl ettiği”ni söylemese, hattâ “kabûl etmediği”ni söylese ne olur?… Dört Doğru, İslamoğlu bu âyetten sözü geçen işin mübâh olduğu anlaşılacağını söylemedi, aksine anlaşılmayacağını söyledi. Ancak açık söylesin, bu işin kesin haram ve la’netlik bir iş olduğunu kabûl ediyor mu, etmiyor mu? Ediyorsa mesele kalmaz. Etmiyorsa, neden?…. Sekiz İslamoğlu [Bu konuda Hz. ömer’ in yaşadığı nakledilen bir de nüzul sebebi rivayeti vardır. Hz. Ömer bir gün pişmanlık sözleriyle Allah Rasulü’ne başvurur. Sebebini ise farklı cinsel ilişki pozisyonunu kastederek “Atıma bugün ters bindim” der. Rivayete göre bu ayet bunun üzerine inmiş olur.] Cevâb Buradaki, ifâdeler, önceki “arka taraftan öne yanaşmak” şeklindeki doğru manayı destekler mahiyette ise de, ibâredeki bu doğru mana çok açık olmayıp “arkadan arkaya yanaşmak” şeklinde anlaşılmaya da müsâiddir. Nitekim şu ifâdeyi böyle anlayıp ta bize işin hakîkatini soranlar olmuştur. Yoksa esas maksad böyle yanlış anlaşılması mıdır? Dokuz İslâmoğlu Ezcümle 1. Bu ilmi bir mevzu olan ve farklı mezheplerdeki alim ve fakihlerin kendi arala rında tartıştıkları ve ihtilaf ettikleri bir meseleye böylesine basit, sığ ve buram buram mezhep holiganlı ğı kokan bu çirkin yaklaşım merduttur, edepsizdir, verdiğim Şafii örneğinde olduğu gibidir. 2. Ulemamızın ilmi olarak kendi aralarında tartıştığı meseleleri cühelamızın böylesine reddi bir üslupla tarafgirliklerine alet etmeleri çirkindir, zararlıdır, hadsizliktir. Cevâb Müctehidlerle pislik böceklerinin, pislik böcekliği ile de ilmin hiçbir alakası yoktur. Böyle bir hezeyânın ictihâdlarla ayni seviyede görülüp gösterilmesi, sarhoşlarla müctehidleri, sarhoş naraları ile de ilmî ictihadları yan yana getirmekten farksızdır. Kendi ifâdesiyle “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetli”, “basit, sığ ve buram buram mezhep holiganlığı kokan…, merdut, edepsiz”, “çirkin, zararlı, hadsizlik” ile vasfedilebilecek bir tavır sergilemektir. Hem ulemâ’nın tartışma mevzularına cahillerin burnunu sokması kendi ifadeleriyle “çirkindir, zararlıdır, hadsizlik” ise kendisi şu seviyesizliğine rağmen neden laf ebeliğine soyunmaktadır? On İslamoğlu [Bu basitlikte ele alınırsa, ?… Nebiz’e helaldir dediği için İmam Azam Ebu Hanife’yi “Bira’ya helaldir” dedi iftirasıyla, İmam Muhammed’i Daru’l-Harpte karlı çıkacaksa mümine verdiği “ribalı muamele” cevazı yüzünden “İmam Muhammed faize helaldir” dedi iftirasıyla ve daha bir çok imam diğer imamlara muhalefet ettiği ve ilmi bir biçimde ortaya koydukları fetvaları yüzünden iftiralara maruz kalabilir. Allah bizi insaf, adalet ve itidalden ayırmasın…] Cevâb Yukarıya alınan cümledeki birçok Türkçe ve ifâde bozukluğu bir yana bırakılacak olursa, bir nice muğalata/çenebazlıkla yapılan kandırmacalar var… Birincisi Nebiz, içine kuru hurma, kuru üzüm ve benzeri tatlı meyveler atılıp ta tatlanan, ama henüz kaynayıp sarhoş edicilik vasfını almayan suya denir. Bir bakıma henüz şarap halini gelmeyen üzüm suyu gibidir. Üzüm suyunun mübâhlığı ise münâkaşa kaldırmaz. Bira ise bambaşka bir şeydir; arpadan belli şekillerde yapılan belli seviyede sarhoş ediciliği de bulunacak şekilde mayalanan bir içkidir. Bunların birbirine kıyaslanması ve karıştırılması elbette illet/temel sebeb beraberliği bulunmamasına rağmen bir kıyas olmakla, batıl olur. Nebîzin yasaklığına dair delâleti açık ve kesin nass bulunmamakta, hattâ mubâhlığını gösteren bir takım nasslar bulunmaktadır.[21] Halbuki üzerinde konuşmak zorunda kaldığımız pislik böcekliğinin haram yahud küfür veya livata ve lanetlik bir iş olduğuna dâir sahîh hadîsler bulunmasına rağmen mübâhlığına dâir sahîh ve tevîl kaldırmayan rivâyetler yoktur. O bakımdan İmâm A’zam Ebû Hanîfe’nin mübâh bulduğu Nebîz ile, Pislik böceklerinin meşrû gördüğü la’netlik işi birbirine benzetmek sunturlu bir şeytânî kıyâs ve iblisvârî bir aldatmacadır. İkincisi İmâm Muhammed’in “Daru’l-Harpte karlı çıkacaksa mümine verdiği ribalı muamele cevazı” diye bir şey yoktur. Evvelâ bu O’na bir iftirâdır. Doğrusu, “Dârul’-Harb’de Mü’min ile müşrikler veya Harbîler/İslâm’a ve Mü’minlere harb açan kâfirler arasında fâiz hükmü, haramlık yoktur” şeklindedir. Yoksa Dârü’l-Harb’de Mü’minin Mü’minden fâiz alması câiz değildir. Bilhassa günümüzdeki bankalar, günahkâr da olsa Mü’minlerle Harbîlerin karıştığı ve Mü’minlerin Mü’minlerden faiz almak vaziyetine düştüğü isyan tezgâhlarıdır. Sonra, bu ictihâd, sadece İmâm Muhammed’e değildir, Ondan önce İmâm Ebû Hanîfe ile İmâm Süfyân-ı Sevrî’ye, onlardan da evvel İmâm İbrâhîm en-Nehâî’ye de âiddir.[22] Oların bu husûsta bir çok hadîs delîli vardır. Nitekim eşsiz Muhaddis İmâm Tahâvî Şerhu Müşkili’l-Âsâr’ında bu hadîs delîllerinden ikisini ortaya koymuş, nasıl delil olacaklarını bir Hadîs Hâfızı ve Müctehid gözüyle îzâh etmiştir..[23] Evet, Cumhûr bu görüşte değildir ve ihtiyât bundan da geri durmaktadır. İmâm Muhammed, İmâm Ebû Hanîfe, İmâm Süfyân-ı Sevrî ve İmâm İbrâhîm en-Nehâî’nin ictihâdları sapasağlam ictihâdlar ise de zamânımızdaki sinsî tuzaklardan selâmette olmak Cumhûrun görüşünü almaktadır. Bütün bunlar meselenin bir başka yanıdır. Mübâhlığı hakkında nass bulunan bir şeyle haramlığı hakkında kesin nass bulunan bir şeyi birbirine kıyâs etmek ise insana eşek, eşeğe de insan gözüyle bakmaktan farksızdır. Üçüncüsü Burada İmâmlarımız Şâfiî, Ebû Hanîfe ve Muhammed savunuluyor gibi yapılıp la’netlik işin mel’ûn taraftarları temize çıkarılırken, aslında ismi geçen İmâmlarımız -müdâfaa edilir gibi yapılıp- ustaca ve şeytânî bir kıvraklıkla derinden derine karalanıyorlar. Yoksa, kendisi gibi sıradan kimselerin bile ilk bakışta doğru bulmayıp karşı çıkacakları misalleri vermenin başka hangi mantığı olabilir?… Onları haklı çıkaracak deliller getirilmeden ilk bakışta garib karşılanacak te’vîle muhtâc olan meselelerini ortaya atmak, fitne düşüncesinden veya işinden elbette ki uzak değildir. Nebi sallellâhu aleyhi ve sellem’in, zor anlaşılacak, belki de anlaşılamayacak kader meselelerini bedevîlere anlatan Sahâbîleri azarlaması kasıdsız olmakla beraber bu sebebe dayanıyordu. Şu meselelerin her biri esasen ayrı ayrı ve etraflıca incelenmeye muhtâc olduğundan burada teferruata girilmedi. Nasib olursa inşâellah ileride ele alınırlar. Dördüncüsü Çaykarali veya Ofli hoca başka bir hocayı son derece övmüş, yere göğe sığdıramamış, sonra da “lâkin iki üç sene de benden ders okusaydı bambaşka olurdu” demiş. Mezheb imâmlarını ve Mezhebleri müdâfaa ettikten ve çok övdükten sonra “bir mezhebi taklîd etmediğini” söylemek, onların ictihâdlarını hemen hemen tamamıyle çürüğe çıkarmak, hatta ictihâd kabul etmeyecek birçok nassın açık hükümlerini inkâr etmek aklıma yukarıdaki kıssayı getirdi. Mezheb İmâmlarımızın kesip attığı tırnak kadar ilim ve takvâ değeri olmayan yeni türetilen bir sürü zavallı müctehidlerimiz var… Küfür sistemlerinin gübreliklerinde türetilen şu zehirli mantarlar cidden komik yaratıklar… Bunların kendilerini müctehid imamlarımızın üstünde ve onlara hâkim görmesi ve onlara ilk mekteb mualliminin mektebe yeni başlayan çocuğa yaptığı muâmeleyi yapması gözlerde sirk palyaçoluğunu canlandırmaktadır… Bir de mürâîce ve sahtekârca, çelebilik gösterisi yapmaları cidden kusturucu bir iğrençlik… İşte size tam on noktada on cevâb… Şimdilik bu kadar… Vesselâm… وَصَلَّى الله عَلَى سيدنامحمد وَ عَلَى اَلِه وصحبه كلما ذكره الذاِكرون وغفل عن ذكره الغافلون وَ الْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالمَين [1] Tirmizî 1165, Nesâî, el-Kübrâ 9001 ve İbnü Hibbân 4191 [2] Heysemî bunu el-Mecma’da 4/299 zikretmiş ve şöyle demiştir Bunu Tabarânî Ebu Hureyre hadisinden rivâyet etmiştir ve râvileri sağlam kişilerdir. [3] İbnü Mace 1923, Ahmed 2/344 Ebu Hureyre hadisinden. [4] Ahmed 2/444, Ebû Davûd 2162. [5] Ahmed 2/476, Tirmizî 135, Nesâî 131, İbnü Mâce 639. [6] Ahmed 2/182. Bunu Heysemî el-Mecma’ da 4/298 zikredip şöyle dedi Bunu Ahmed ve Bezzar el-Evsat’da rivâyet etmiştir. Ahmed’in ve Bezzâr’ın râvileri sağlam kimselerdir. [7] Bunu Heysemî el-Mecma’ da 4/298 zikretmiş ve şöyle demiştir Bunu Ebu Ya’la, Tabarânî el-Kebir’de ve Bezzâr Ömer radı yellâhu anhu’dan rivâyet etmiştir. Ebu Ya’la’nın Ya’la İbnül-Yemân’ın dışındaki ravileri sahih’in ravileridir ki Ya’lâ’da sağlam dır. [8] İbnü Mâce 1924, Nesâî 99 [9] Bunu Heysemî el-Mecma’ da 4/299 zikretmiş ve şöyle demiştir Bunu Tabarânî, Cabir İbnü Abdillah’dan rivâyet emiştir. Râvileri sağlam kimselerdir. [10] Darekutnî Cabir bin Abdillâh el- Ensârî’ den. [11] Bunu Heysemî el-Mecma’da 4/299 zikretmiş ve şöyle demiştir Bunu Tabarânî el-Evsat’da rivâyetetmiştir. Senedinde Abdurrahmân ibnü’l-Fadl vardır ki, Zehebî onu sağlam bulmuştur. [12] Ahmed 1/86, Tirmizî 1164, Nesâî 138, İbnü Hıbbân 2237 [13] Nesâî, Es-Sünen’ül-Kübrâ 9013, [14] Ed-Dürrül-Mensûr 1/592 Darü İhyâi’t- Türâsi’l-Arabî, 1421 [15] İbnü Ebî Şeybe, Ahmed 21351, Ne sâî ve İbnü Mâce 1924 [16] El-Mîzân2/222,223 [17] Tabersî, Mecmau’l-Beyân1/414 Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî,1412 [18] İbnü Ebî Şeybe, el-Musannef H16664, el-Harâitî, Mesâvî’l-Ahlak H465 [19] Ed-Dürrü’l-Mensûr 1/594,595,597, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî,1421 [20]İbnü Ebî Şeybe, el-Musannef H16675 [21] Geniş bilgi içün bakınız Tensîku’n- Ni zâm 201 Nûr Muhammed, Esahh-ı Metâbı’ ve Kârhâne Ticâreti Kütüb –Karaşi [22] İmâm Tahâvî, Şerhu Müşkili’l-Âsâr 8/248,249 [23] İmâm Tahâvî, Şerhu Müşkili’l-Âsâr 3213 Bu hadîsin isnâdı sahîhdir ve aynı zamanda Abdurrezzâk tarafından el-Musannef’de 9771, Onun yoluyla Ahmed 3/138-139, Nesâî el-Kübrâ Tühfe1/153, Ebû Ya’lâ 3479, İbnü Hibbân 4530,Bezzâr 1816, Beyhakî, Sünen 9/151,Delâil 4/268’de dahi rivâyet edilmiştir. Tahâvî, Şerhu Müşkili’l-Âsâr 3217 Bu rivâyetin de isnâdı sahîhtir ve Müslim’in rivâyet ettiği uzun hadîsin 1218 bir parçasıdır. Hadîsi, İbnü Hibbân 1457 da rivâyet edip sahîhliğine hükmetti. ME Soru Sahibi 6 Ekim 2009 1418 cinsel ilişkiye en son ne zaman girildiği doktor kontrolü ile belli olurmu ve tarih saptanabilirmi. şimdiden cok teşekkür eder ıyı gunler dilerim. 0 0 1 cevap 000 görüntülenme Cevaplar 1 sayın emilya hanım; açıkçası sorunuzun nedenini çok iyi anlamadım, ancak elbette jinekolojik kontrolünüzü yaptırınız....en derin saygılarımla, kurşun kadın hastalıkları ve doğum uzmanı antalya anadolu hastanesi tüp bebek merkezi sorumlusu 0242 312 52 52 0533 686 05 67 6 Ekim 2009 1728 Arkadan ilişki her ne kadar erkekler için çok zevkli bir ilişki olarak nitelendirilse de kadınlar için de bir o kadar ağrılı ve sağlığa zararlı bir cinsel ilişki türüdür. Arkadan ilişki diğer adıyla da ters ilişkinin zararalrı konusunda uzmanlarının sizler için hazırladığı yazının ilginizi çekeceğini umuyoruz. özellikle arkadan ilişki ters ilişki diğer adlarıyla makattan veya anal ilişki sonrası hamile kalınıp kalınmayacağı konusunda bir çok soru geliyor. uzmanları bu konuda gelen soruları cevaplıyor. Okurlarımızı olabildiğince bilgilendirmeye çalışıyor. Bu yazımızda ise bu tür doğal olmayan ilişkilerin hamilelik boyutu dışında insan sağlığına zararları konusunda okurlarımızı bilgilendirmeyi hedefledik. uzmanlarının arkadan ilişkinin sağlığa zararları konusunda yazdığı yazıyı tüm kadınların özellikle de bakireliğine zarar gelmesin diye bu tür ilişkileri kimi zaman zorla da olsa seçen genç kızlarımızın okumasını özellikle öneriyoruz. Arkadan İlişki Arkadan ilişki ters ilişki penisin vajinaya değil, makata anüse sokulmasıdır. Makatta çok sayıda sinir ucu bulunmaktadır ve çok hassas, duyarlı bir bölgedirAyrıca anal kanal darlık hissi de cinsellikte daha çok zevk isteyen erkekler için tahrik edicidir. Arkadan ilişki eşcinsel erkekler tarafından da sıklıkla tercih edilmektedir. Arkadan İlişkinin Gerçekleştiği Anüs Nedir? Anüs makat içerdiği halka şeklindeki kas yapıları ve sinirler açısından çok duyarlı bir bölgedir. Halka şeklindeki bu kaslar normalde sıkıca büzülmüş yani kasılmış halde bulunurlar. Gerekli olduğunda 6-7 cm. çapa kadar kanal da bir penisi ilişki için içine alacak yeterliliktedir. Arkadan İlişki Sonrası Anüs ve Anal Bölgede Oluşan Hastalıklar Nelerdir? Anüs bölgesi anatomik yapı olarak çok narindir. Uygun olmayan koşullarda, sabırsız ve hoyratça anal ilişki kurulması halinde bu bölgedeki dokularda yırtılmalar ve kanamalar ortaya çıkabilir, Bu yırtılmaların ortaya çıkması sadece acı vermesi açısından tehlikeli değildir. Kimi zaman ancak cerrahi operasyonla tedavi edilen yırtılmalar ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Anal fissür ve anal fistül gibi genel cerrahi uzmanlarınca ancak ameliyat ,le tedavi edilebilen sağlık sorunları bu tür ilişkileri yaşayan kadınlar için gündeme gelecektir. Bu şekilde doğal olmayan ilişkiler aynı zamanda cinsel yolla bulaşan hastalıklara ve bu bölge bulunan bakterilerin hastalık oluşturmalarına uygun ortam oluşturmaktadır. Özellikle HIV virüsü enfeksiyonu AIDS, erkeklerde üriner ve üretral enfeksiyonlar, her iki cins için de HPV Human Papilloma Virüsü kaynaklı genital siğiller başlıca enfeksiyon riskleri arasındadır. Anal ilişki sırasında penisin anüsten çıkarılıpvajinaya sokulması da anüsteki bakteri ve mikroorganizmaların vajinaya teması ve kadınlarda vajinal ve üriner enfeksiyonların oluşumunda rol sahibidir. Arkadan İlişki Neden Tercih Edilmektedir? Özellikle evlilik öncesinde bekaretlerini kaybetmek istemeyen genç kızlar ve psikolojik olarak kendisini kadın hisseden kişiler, kimi zaman bu yolla cinselliği tercih ederler. Arkadan ilişkinin tercih edilmesinin bir başka önemli nedeni ise, özellikle pornografik filmlere özenerek bu hiç de doğal olmayan ilişkiye özenilmesidir. Cinsel hayatlarına renk getirmek isteyen çiftler ve özellikle de erkekler bu ilişkiyi denemek istemektedir. Arkadan İlişki Neden Kadınlar İçin Ağrılı ve Acı Vericidir? Anüs makat kalın bağırsağın dışa açılan ucu olup, bağırsaklarda emilen besinlerin artıklarının boşaltılmasına en uygun anotomik yapıya sahiptir. Vücudun bu bölgesi, cinsel ilişki için gerekli olan özelliklere sahip değildir. Makat bölgesinde, kayganlaşmayı sağlayıcı salgı bezleri olmadığı gibi, dışarıdan içeri girişi sağlayacak şekilde değil, aksine içerideki dışkıyı dışarı atacak şekilde anatomik yapı bulunmaktadır. İşte bu yüzden arkadan ilişki özellikle kadınlar için zor, travmatik ve oldukça acı vericidir. Arkadan İlişki Zararları Nelerdir? Hangi Hastalıklara Neden Olur? Anal ilişkilerde, bağırsaklarda normal olarak bulunan ve bulundukları yerde zararsız olan mikroplar, insan vücudunun başka yerlerine taşınarak, çeşitli hastalıklara neden olabilir. Bunun yanında, arkadan birleşme sonrası kurulan vajinal birleşmede, bağırsaktaki mikropların vajinaya kolayca taşınabilmesi olasılığı gayet yüksektir. Bu durumda ciddi enfeksiyonlara neden olabilir. Tekrarlayan ters ilişkiler, makatın kas yapısının bozulmasına ve bu kaslarının kasılıp gevşeme yeteneğinin bozulmasına neden olabileceğinden zamanla gaz ve dışkı kaçırmalara yol açabilmektedir. Ayrıca yine bu bölgede hemoroid basur hastalığı olanlar, sık sık kabızlık yaşayanlarda makattan cinsel ilişki sonrasında hastalıklarında ilerleme olabilir. Erkek arkadaşı, nişanlısı, eşi tarafından çoğu zaman zorla arkadan ilişkiye zorlanan ve istemeden veya deneyimli olmadan bu tip cinsel deneyimi yaşayan kadınlarda ciddi psikolojik problemler ve depresyonlar görülebilmektedir. Bu durumda kimi zaman bu kişilerin psikoterapi alması da gerekmektedir. Arkadan ilişkinin bir diğer ciddi sağlığa zararlı yani ise başta AİDS ile sonlanabilen HIV enfeksiyonu ve Hepatit B enfeksiyonu yönünden de son derece riskli tür ilişkide anal bölgede kanama riski ortaya çıkacağından özellikle kan ve cinsel yolla bulaşan bu tür enfeksiyonlar için de her 2 tarafa da enfeksiyon bulaşı yününden açık kapı bırakacak de söz ettiğimiz gibi her iki cinste de üriner enfeksiyonlar, üretral enfeksiyonlar ve HPV kaynaklı genital siğiller de ciddi enfeksiyon riskleri arasında yer almaktadır.

arkadan cinsel ilişkiye girildiği nasıl anlaşılır