🧩 Annesiz Büyüyen Erkek Çocuğun Psikolojisi
Elbetteki Ay-Han, Türk mitolojisinde Ay’ı temsil eden sembolik bir ad ıdı. Türklere göre ay, erkek idi. “Ay-Ata” deyim ve adları, buradan geliyordu. Türk-Moğol efsanelerinde “Ay’ı, çocuk doğurtan bir baba olarak” da görüyoruz. Meselâ Cıngız-Han’ın
Evlilikterapisinde, aile terapisinden farklı olarak yalnızca iki kişi ve aralarındaki ilişki sorunları üzerine çalışılır. Aile terapilerinde, eşler, çocuklar, diğer aile fertleri gibi aileden sayılan kim varsa terapiye dahil edilebilir. Evlilik ve çift terapisi, ilişkide nelerin iyi gitmediğinin fark edildiği, neler
erkekcocugunun annesine duydugu asiri sevginin sonucunda babasinin yerine gecme isteginin saplanti halini almasi. freud'a göre de erkek bebek, seks içgüdüsü olarak anneye yöneliyor. 1.5 yaşlarında "üst beyin" kurulmaya başladığında , bebek bunun yasak olduğunu anlıyor. böylece "seks içgüdüsü" suçluluk iplerine bağlı kalıyor.
Cinselbir ayrım söz konusu değil, bir erkek için annesinin taşıdığı önemi çok iyi bildiğimden söylüyorum bunu. Okuduğunuz için şimdiden teşekkürler 1. Her mayıs ayında aynı hüznü tekrar yaşarsınız. 2. Çünkü koruyucu meleğiniz artık yanınızda değidir. 3. Başkalarının anneleri ile çeşitli aktiviteler yapmalarına tanık olursunuz.
1930- 1950 arasında çocuk yetiştirme anlayışı, çocuğa karşı soğuk ve mesafeli olunmasını öğütlüyordu. Pediatrist Dr. Benjamin Spock (kitabı halen çok satar), annelerin belli bir emzirme programına uyması gerektiğini ortaya atmıştı. Skinner'a göre çocuğun ağlamasını kesmek için ödül ve ceza kullanılmalıydı.
Hakkaride doğup büyüyen ve 22 yaşındayken severek evlendiği kuzeninden, yedi yıl boyunca gördüğü ağır fiziksel ve psikolojik şiddetin ardından boşanan iki çocuk annesi bir kadın
SalihaB. Selman-Adıyaman ile Söyleşi. 4 Kasım 2020. 9 Kasım 2020. by Bi'tanıdık. Hoşgeldiniz Saliha Hanım 🙂 İlk olarak, bize biraz kendinizden bahseder misiniz? 1993 yılında İstanbul’da doğdum. 2016 yılında İstanbul Şehir Üniversitesi Psikoloji bölümünden hem bölüm hem okul birincisi olarak mezun oldum. 2018
Hırsızlıkyapan çocuk bu yolla maddi gereksinimlerini gidermekten çok ailenin ve okulun denetiminden uzak kalmanın verdiği bir başıboşlukla suça yönelmekte, sevgi ve sevecenlik eksikliğini gidermek için bu yola başvurmaktadır. Çocuk suçluluğuyla ilgili yapılan araştırmalar erkek çocukların kız çocuklarına göre çok
UZM KLİNİK PSİKOLOG SİBEL PARLAK. Yeşilbahçe Mah. Metin Kasapoğlu Cad. Hacı Hatice Apt. No: 7 / 6 (Sampi Kavşağı) Muratpaşa / Antalya +90 242 322 63
Vni6B. 12 yaşımdaydım annemi kaybettiğimde, üstünden tam 6 yıl geçti... Aslında bu içeriği öncelikle benim gibi erken yaşta annesini kaybeden erkekler için hazırladım, daha sonra da kadınlar için. Cinsel bir ayrım söz konusu değil, bir erkek için annesinin taşıdığı önemi çok iyi bildiğimden söylüyorum bunu. 1. Her mayıs ayında aynı hüznü tekrar yaşarsınız. 2. Çünkü koruyucu meleğiniz artık yanınızda değidir. 3. Başkalarının anneleri ile çeşitli aktiviteler yapmalarına tanık olursunuz. Siz bu güzel anları, kızaran ve yaşlarla dolmaya başlayan gözlerinizle izler ve sadece hayalini kurabilirsiniz. 4. Sabahları sizi okşayarak uyandıran biri yoktur. O lanet alarm sesiyle, küfrederek başlarsınız güne. 5. Sabahları kahvaltınızı kendiniz hazırlarsınız ve birçok ev işini erken yaşta öğrenirsiniz. 6. Sizi öperek okula uğurlayan biri yoktur. 7. Ders çalışırken, kapı aralığından dikkatinizi dağıtmamaya çalışarak odanıza girip kek, kurabiye vb. bırakan biri de yoktur. 8. İlkokul, ortaokul, lise, üniversite mezuniyet törenlerinizde birşeyler eksik kalır daima Hele bir de annelerine diplomalarını gösteren, sarılarak kutlama yapan ve fotoğraf çektirenleri izlemek zorunda kalıyorsanız tadından yenmez annesizlik. 9. Anneniz hakkında size yöneltilen fakat cevaplamaktan çekindiğiniz sorular sürekli yakanızdadır. Çünkü sorunun cevabında annenizi kaybetmiş olduğunuzu, soruyu soran kişiye söylemeniz gerekir ve bunu öğrenen çevrenizdeki birçok insan bunun nasıl olduğuna dair başka başka sorular yöneltmeye başlar. SONUÇ Soruya cevap verdiğiniz için duymuş olduğunuz pişmanlık ve annenizi nasıl kaybettiğinizi anlatırken gözlerinizin dolmasına engel olmaya çalışmak. 10. Onsuz kutlanan doğum günleri ve onun yaptığı bisküvili-pudingli yaş pasta yerine dışarıdan alınan hazır pasta... Daima canımızı sıkar. 11. Onun doğum ve ölüm günlerinde, bayramlarda evden çıktığınızda ilk ziyaret edeceğiniz yer bellidir. 12. İlk kız/erkek arkadaş deneyiminizi paylaşabileceğiniz ve bu konuda tavsiye alabileceğiniz bir numaralı kişi yoktur yanınızda. 13. İlk kez terkedildiğinizde kanatları altına sığınacağınız birini ararsınız. Bulamayınca da kendi kendinizi avutmayı öğrenirsiniz 14. Annesiyle kavga eden ya da annesine bağıran birine tanık olduğunuzda öfkeden kudurursunuz. 15. Sigara-alkol gibi alışkanlıkları 18 yaşınızdan önce edinme olasılığınız yüksektir. 16. Yokluğuna alışırsınız, kendi ayaklarınız üzerinde durmayı yaşıtlarınıza göre daha erken yaşta öğrenirsiniz fakat özleminiz asla bitmez. 17. Düşünceli, depresif, dalgın, kırılgan, hassas ve agresif olduğunuz zamanlar diğer insanlara göre daha fazladır. 18. Fakat bir gerçeğin de farkındasınızdır Dünyanın en güçlü insanlarıdır annesiz büyüyen çocuklar! ONDEDİO Yayınlanma Tarihi 08 Mayıs 2016 Pazar, 1145 Bu yazıya 0 yorum yapıldı.
Kız çocuğunun özelliklerini anlattığımız bölümden hatırlanacağı gibi, 2,5 yaş civarında bedensel gelişime uygun olarak kız ve erkek çocuk karakteri de oluşmaya başlıyordu. Bu dönemde erkek çocuk dış dünyaya daha fazla yönelir, ancak kız çocuk daha içe dönüktür ve anneye, sevgi nesnelerine yakın olma eğilimi daha belirgindir. Normal gelişen, aile içinde büyüyen 3-7 yaş arasındaki her kız çocuğu, eğer kendisini seven bir babası varsa, ona çok düşkün olmaya başlar, babasının bütün ilgisinin ve dikkatinin kendisinin üzerinde olmasını ister. Bu dönem, erkek çocuklarda anneyle ilgili olarak yaşanır ve 3-5 yaş arasıdır. Kız çocuğunun babadan feragati Kız çocuğu başlarda babasına karşı çekingendir fakat önce babanın yaptığı ruhsal yatırımla o da babasına ruhsal yatırım yapabilmeye başlar. Sarılmak, kucağına oturmak, elinden tutmak gibi fiziksel yakınlık işaretleri, çocuğun babasına karşı yakınlık duygusunun oluştuğunu ve bebeksi dürtülerinin harekete geçtiğini gösterir. Çocuğun içindeki bebek uyanmış ve babaya bağlanmaya başlamıştır. Aslında normal gelişen bir kız çocuğunda baba çok ilgisiz değilse zaten bu olur. Çocuk, babaya karşı büyük bir yakınlık hisseder ve babasına da bu yakınlığı yaşatır. Ancak kız çocuğunun bu ilişkiyi oluşturabilmesi için, babanın, çocuğuna olan ruhsal yatırımından beslenen desteğine ve sabrına ihtiyacı vardır. Bir kız çocuğunun, “pipisi” olduğu için hem babasının biriciği olmak istemesi, hem de ona karşı büyük bir yakınlık hissetmesi normal, sağlıklı kadın yapılanmasını oluşturur. Kız çocuğunun babasının bir tanesi olmak istemesi, aslında onun sahibi olmak istediği anlamına gelir ve kız, babasını annesinden kıskanmaya başlar. Dürtülerinin anneye yönelmesi erkek çocukta korku yaratırken, kız çocuk dürtüleri babaya yöneldiğinde, belli etmemeye çalışsa da, anneyle rekabet etmeye başlar. Bu, temel kız çocuğu karakteristiklerinden biridir. Çocuk normal gelişiyorsa, anne babasının kendisinden farklı bir kuşaktan olduklarını ve daha önemlisi, annesinin sevgisine çok büyük bir ihtiyacı olduğunu 3-7 yaş arası dönemde kabul edecektir. Fakat bu süre içinde de baba anneyle meşgulken babanın dikkatini çekmeye çalışacak, yakınlaşmalarını engellemek için aralarına girecektir. Annenin sevgisine bu kadar ihtiyaç duyarken onunla rekabet içinde olmanın tehlikeli olduğunu anladığında da babasını annesine bırakacaktır. Kız çocuklarda babayı bırakma, dürtülerin babadan tamamen çekilmesi anlamına gelmez. Çocuk artık sadece babayı anneden kıskanmamaktadır ama diğer kardeşlerinden veya diğer kadınlardan kıskanmaya devam eder. Çocuk aslında anneyi kaybetmemek için babadan feragat etmiştir. Annesiyle arasında, “sen bana anne olmaya devam et, ben de babamı sana bırakayım,” diye ifade edilebilecek bir anlaşma yapılmış gibidir. Kız çocuğunun babadan feragatinin gönül kırıklığı, sevme kapasitesinde azalma, kendini değersiz hissetme gibi duygular yaratmadan gerçekleşebilmesi için, çocuğun içinde yaşadığı aile ortamının bunu kolaylaştırması gerekir. Böyle bir ortamda anneyle baba birbirlerini sevmektedir, doyumlu bir cinsel hayatları vardır, çocuklarına büyük bir ruhsal yatırımları ve sevgileri vardır ve onları büyütebilmek için işbirliği yapabilmektedirler. Çocuk bir aile olma duygusunu doyurucu biçimde yaşamakta, anne babayı bir arada ve mutlu görmek ona çok iyi gelmektedir. Kız çocuk bu aile duygusuna sahip değilse, söz konusu feragati zarar görmeden gerçekleştiremez. O zaman, çocuk kendisinin “harika bir prenses” olduğuna inanarak, yani fantazi dünyasına sığınarak babasından feragat edebilir. Her isteği emir olarak kabul edilip yerine getirilecek, her şey onun istek ve ihtiyaçlarına uygun olarak şekillendirilecek, herhangi bir karşılık vermesi beklenmeyen, dünyanın merkezi, çok güzel, hep güzel kalacak bir prenses olacaktır. Fantazi dünyasına sığınmak, çocuğun dış dünyaya yönelimini bozar, büyümesini engeller. Çocuk, diğer insanların kendisine fantazilerindeki gibi davranmasını bekler ve hiç kimse öyle davranmadığı için de onları sevemez ve sevilmez. Bu durumda çocuğun bağlanmak, sevmek, yeterliliğini geliştirmek için kullanacağı ruhsal yatırım fantazilere bağlanmış olarak kalır, ruhsal gelişme yavaşlar veya durur. O senin baban, benim de kocam! Tamamen normal gelişen kız çocuğunun annesinin sevgisinden mahrum kalmamak için babasını annesine bırakması, annesinden beklentilerinin olmasına yol açar. “Mademki babamı sana bıraktım, sen de bunun karşılığını bana ödemelisin” der gibidir. Bu nedenle her kız çocuğunda, ne kadar iyi gizlenmiş olursa olsun, annesine karşı bir öfke vardır; annelerini kendilerine borçluymuş gibi algılarlar. Bu durumda anne, çocuğun üzerine aşırı biçimde titrediğinde, çocuk haklı olduğuna inanır ve öfkesi devam eder. 3-7 yaş döneminde kız çocuğunun babasına karşı oluşan duyguları ve yüksek ruhsal yatırımı, hayatını çocuklarını ve eşini severek yaşayabilen sağlıklı bir anneyi öfkelendirmez. Annenin bilinçaltı, bu duyguları bir zamanlar kendisinin de babası için yaşadığını bilir. Kız çocuğunun bu yöneliminin onu ilerde erkekleri seven, erkeklerle bir sevgi ilişkisi yaşayabilecek bir kadın yapacağını, kızının ruhsal gelişimi için baba sevgisinin gerekli olduğunu hisseder. Çocuklarını ve eşini severek yaşayabilen sağlıklı anne, kızını bir rakip olarak algılamayacaktır. Fakat kocasını kızına bırakmayacaktır da ve kızının aslında en çok ihtiyacı olan şey de budur. Böylece çocuk, annenin babayla ilişkisini sürdürmekle ilgili bir tereddüt yaşamadığını, onu kendisine bırakmadığını anlar. Bu hassas denge içinde anne, “o senin baban, benim de kocam,” demiş olur. Bu hukuk çerçevesinde de, kocasının kızını sevmesinden bir rahatsızlık duymaz, hatta babayla kız arasındaki sevgi onu mutlu eder. Bütünleşen ya da rekabet eden kadınlar Anne babanın birbirleriyle ve çocuklarıyla oluşturdukları sevgi ortamı, yukarda sözünü ettiğimiz “aile olma duygusu”nu yaratır. Bu tarif ettiğimiz, anneyle kız arasında en iyi şartlarda dahi oluşan, kız çocuğunun tabiatından kaynaklanan öfke, çoğu zaman kızın annesiyle işbirliği yapabilmesini engelleyen bir gerginliğe sebep olur. Anne kız ilişkisi, ancak kız çocuğu kendisine ait bir özel hayat kuracak ve tamamen dış dünyaya yönelecek hale geldiğinde düzelir. O zaman annenin hayat tecrübesi, kızına mutlu olabilmesi için verdiği destek, kızın babasını tamamen baba olarak sevecek donanıma gelmiş olması, anne kız arasındaki sorunların çözülmesini sağlar. Normal gelişen bir kız çocuğu, babasına yaptığı dürtüsel yatırımın tamamını, ancak dış dünyaya yönelip bağlanabileceği ve sağlıklı bir cinsel hayat yaşayabileceği bir eşi olduğunda çekebilir. Özellikle anne olduğunda, kendi çocuğunu doğurduğunda annesinin desteğini alabilirse, anneyle kızı arasındaki dayanışma ortamı yeniden büyük bir yakınlaşma sağlayabilir. Bu dayanışma anneyle kızı arasında saygılı bir sevgiyi oluşturabilirse, aralarındaki doğal gerginliğin tamamen aşılması mümkün olabilir. Kendine bir hayat kurabilecek yapıya gelememiş kadınlar anneleriyle ilişkilerinde sürekli çatışma yaşamaya mahkûm olur. Bir yandan annelik almaya ihtiyaçları bitmediği ve kendilerine karşı iyi bir anne olamadıkları, kendilerine yetemedikleri için, bir yandan da hayatın altından kalkamadıkları ve desteğe ihtiyaç duydukları için annelerinden kopamazlar. Anneleriyle ilişkileri öfkelidir, bu nedenle bir yandan da suçluluk duyarlar. Bu suçluluk duygusu bazen onu üzmekten çok korkmak şeklinde, bazen de beklentilerine cevap verme zorunluluğu olarak hissedilir. Hayatını kendi doğrularına göre kuramamak, anneyi hep hesaba katma ihtiyacı duymak çoğu zaman dışa vurulamayan bir isyan duygusu da oluşturur. Böyle kadınlar ne anneleriyle olabilir ne de annesiz kalabilirler. Annesiz kalabilmek için mutlaka başka bir anne bulmuş olmaları gerekir. Bu yeni anne bazen hayatlarındaki erkek olur ve bu sefer anneleriyle ilgili bütün çatışmaları onunla yaşarlar. En büyük korkularının başında, annelerinin ölümü gelir. Bu perspektiften bakıldığında, kadınların birbirleriyle olan ilişkilerinin bozulmaya çok müsait olması gayet anlaşılır bir durumdur. Kadınlar ya birbirleriyle bütünleşirler ve dünyaya aynı gözle bakmaya, aynı kulakla duymaya çalışırlar ya da rekabete girerler. Çoğu zaman çatışmalarını gizlemek için “canım, hayatım, bir tanem” gibi abartılı bir söylemin arkasına saklanırlar çünkü ayrı ve farklı olduklarında “kim daha üstün”, “kim daha güzel”, “kim daha marifetli” diye yarışırlar. Bu yarışta, bütün dikkatin kendisine yönelmesine ve en beğenilen kişi olmaya ihtiyaç duyan kız çocuğu ruhunun büyük etkisi vardır. Bu yapı ister istemez kadınlar arasında kimin “en sevilen, birinci, önemli” vs. olduğu konusunda devamlı rekabet doğurur. Kadınlar üçüncü kişilere veya erkeklere karşı ittifak kurduklarında bu rekabeti bir süreliğine erteleyebilirler, ancak ittifak bozulduğunda rekabet genellikle yeniden başlar. Erkeğin kız çocuğuyla imtihanı 3-7 yaş döneminin sağlıklı yaşanamaması kız çocukta karakter bozukluklarının oluşmasına yol açabilir. Örneğin çocuk babasından feragat edemediği halde etmiş gibi görünmek zorunda kalabilir. Bu durumda çocuğun içi dışı bir bir insan olabilmesi imkânsızlaşır, sinsilik dediğimiz karakter özelliği oluşur. Bazı ailelerde baba kızına çok düşkündür, ona büyük bir zaaf gösterir, bütün ilgisini ve dikkatini kızına yöneltir, en büyük yakınlık duyduğu kişinin kızı olduğu açıkça görülür. Böyle bir aile ortamında annenin kızına ve eşine duyduğu öfkeyi, durumdan rahatsız olmasını kıskançlık olarak tanımlamamak gerekir. Bu yapıdaki bir ailede, kadın kendi hukuku çiğnendiği için, eş ve anne yerine konmadığı için haklı olarak rahatsız olur. Esas sorunlu kişi, kızını çocuğu yerine koyamayan, onu hayatının merkezine alan babadır. Sağlıklı bir erişkinin hayatının merkezinde olan kişi, eşidir. Babasının “ilgisine” maruz kalan kız çocuğu Babayla kızı arasında dürtüsel bir ilişki olmaması, babanın kızıyla sadece flört etmesi onu haklı çıkarmaz. Böyle bir sistem sağlıklı çocuklar büyütebilecek bir aile değildir. Özellikle babanın ilgisine maruz kalan kız çocuk kendisini Kaf dağının üzerinde gören, beklentileri yüksek birisi olur. Babasına ruhsal yatırımının karşılığını “babasının bir tanesi” olarak alan çocuk son derece kendini beğenmiş, herkesi baştan çıkabileceğine inanan, narsisistik şişkinliği yüksek birisi haline gelir. Kız çocuğun babaya ruhsal yatırımı aşk olarak sürdüğünde, “histerik” denen kadın yapısı oluşur. Histerik kadınların en temel sorunları, eşleriyle normal bir cinsel hayat sürdürememeleridir. Bu kadınlarda cinsel uyarılma sıkıntı duygusu yaratır ve cinselliği yaşanamaz hale getirir. Bir kız çocuğunun babasına duyduğu, 3-7 yaş arasındaki doğal aşkın hayat boyu sürmesi için, babanın kızının kendisine duyduğu aşktan çok mutlu olması ve onu diğer çocuklarından ayrı tutarak, hatalarını görmezden gelerek, her istediğini yapmaya çalışarak kendinde tutacak şekilde davranmış olması gerekir. Bu kadınların dürtüleri babalarına bağlı olarak kaldığı için ve babaya bağlanan dürtü yaşanabilir nitelikte olmadığı, sıkıntı duygusu yaratacağı için ensest aile içi cinsel ilişki yasağı uygarlığımızın en önemli kurallarından biridir, cinsel hayatları sönüktür, cinsel isteksizliğe müsaittirler. Anne, baba ve kız çocuğu arasındaki öfkeli savaşlar Bazı ailelerdeyse babayla kız arasında müthiş bir çekişme ve mücadele vardır. Burada da baba için ailedeki en önemli kişi kızıdır fakat ilişkinin içeriği sevgi ve hayranlık değil, öfke ve çatışma ağırlıklıdır. Böyle bir durumun oluşmasına çoğu zaman babanın beğenilme ve sevilme arzusu yol açar. Bu durumda anne çatışmalı duygular içinde kalır. Kızı bir yandan kendisinin de kocasına duyduğu öfkeyi dillendirmekte ve silahı olmaktadır, bir yandan da kocası için kızının bu kadar önemli olması kıskançlık yaratmaktadır. Babanın kız çocuğunu bu kadar önemli yaptığı bu durumda da çocuk kendisini çok önemseyen, her şeyi düzeltme ve her haksızlığı önleme görevini yüklenen, devamlı herkesle kavga halinde bir insan olur. Bu durumda kız çocuğu babasıyla aile reisliği konusunda savaşa girmiştir, aileyi kendisinin daha iyi yöneteceği iddiasındadır. Bir başka durumda da, baba devamlı kızından yana olup anneye karşı çocukla beraber ittifak kurmakta, kızının her istediğini yapmaya kalkmaktadır ve anne bunlardan rahatsız olur. Koca, karısına olan öfkesini çocuk üzerinden hayata sokmaktadır. Böyle bir ortamda anne de kızına karşı öfke duymaya başlar, kızıyla arasındaki sevgi ilişkisi bozulur. Annenin kızına yönelimi sevgiyle yapılan bir annelikten, annelik görevini yerine getirmeye dönüşür ve çocuk bundan ciddi zarar görür. Çocuk büyüdükçe anne kız ilişkisi öfkeli, uzak, hatta bazen düşmanca bir içerik kazanır. Bu perspektiften bakıldığında, babanın kendisini tanımasının, anlamasının ve denetleyebilmesinin, karısıyla olan ilişkisinin kalitesinin, yani, “adam”lık vasfının kız çocuğu için nasıl hayati bir önem taşıdığı daha açık bir şekilde görülebilir. Kız çocuğunun babayla yakaladığı ikinci şans! Bu bahsi kapatmadan önce, baba kız ilişkisinin önemli bir niteliği için küçük bir parantez açalım. Babanın 3-7 yaş döneminde kızıyla olan ilişkisi sadece dış dünyayı temsil etme özelliğine dayanmaz. Baba, bilindiği gibi ailenin bütününden sorumlu olan, çerçevesini oluşturan kişidir fakat bu dönemde kızıyla olan ilişkisinde aslında bir tür annelik vasfı taşıması çocuğa ruhsal gelişimi için en ideal koşulları sağlayacaktır. Yani kız çocuğu, ruhsal olarak bu döneme kadar içindeki bebeği annesine bağlamıştır, sonrasında eğer baba, çocuğunun içindeki bebekle ilişki kurabilirse, kız çocuğu babasının ruhundan da beslenme imkânı bulur. Bu aynı zamanda, annenin bu dönem öncesinde eksik bıraktığı, ilişki kuramadığı yanlarının baba tarafından tekrar ele alınması ve işlenmesi anlamına gelir. Dolayısıyla kız çocuğu için olağanüstü bir büyüme imkânıdır ve aynı zamanda annenin ve babanın, ikisinin birden ruhundan alabileceği azami sevgiyi almasını sağlar. Kız çocuğunun doğal olarak yaşaması ve geride bırakabilmesi gereken penis hasedi konusunda da baba kızına büyük bir imkân sunmuş olacaktır. Bu bakımdan, aslında kadınlar kocalarına içlerindeki bebekle bağlanabildiklerinde, anneleriyle bebeklik döneminde yaşadıkları ilişkiyi tekrarlama eğiliminde olurlar. Bunun anlamı, o dönemin sorunlarının, ihtiyaçlarının, eksiklerinin kocalarıyla birlikte tekrar gündeme gelmesidir. Başka bir deyişle, koca, karısı için aynı zamanda annedir. Seven, anlayan, gözeten, şefkat duyan, çocuksu yanlarını büyütmek isteyen, kuşatan bir varlıktır. Buradan şöyle bir sonuç çıkıyor Hayat, büyüme süreçlerimizde ruhumuzun eksiklerini ikmal etmek için çeşitli imkânlar sunar. Bu anlamda kadınlar, daha olgun ve sevebilen bir varlık olmak, kendilerini yenilemek için önce babalarıyla, sonra da kocalarıyla ikinci, üçüncü bir şansa sahip olurlar. Kadın erkek birlikteliğinin en anlamlı yanlarından biri budur. Kızını kıskanan anne Bazı annelerin her zaman en önde olma, en dikkat çekici kişi olma ihtiyaçları o kadar belirgindir ki, kız çocuğunun dikkat çekme ihtiyacı, babasının bir tanesi olma çabası anneyi rahatsız eder. Bu anneler için “kız çocuğu ruhlu” denebilir. “Çocuksu insanlar anne olamaz veya anne olmamalıdır,” diye bir kural olmadığına göre, nasıl ki babalar çocuksu olabiliyorsa, anneler de olabilir. Kadının annelik almaya çok ihtiyaç duyduğu ailelerde baba çoğu zaman hem çocuğa hem de eşine annelik yapmaktadır ve çocuğuna karşı fazlasıyla verici olduğunda eşi, yani çocuğun annesi kendi çocuğunu kıskanır. Bu yapıdaki annelerin kızları kendilerini gösterme ihtiyacının annelerinin öfkesini uyandırdığını hissederler ve görünmekten, dikkat çekmekten korkmaya başlarlar. Ayrıca çocuğun babasına yönelmiş dürtülerini, bu doğal durumu anne öfke ve kıskançlıkla karşıladığında, çocuk kendi dürtülerinden korkmaya başlar. Annenin kız çocuğu özellikleri kızlarında çekingenlik, dürtü uyandırmamak için kendini geri çekme, çirkinleştirme veya görünmez olmaya çalışma gibi özellikler oluşturur. Bu tip anneler kızları ergenlik çağına geldiğinde onlara karşı daha sert ve öfkeli olmaya başlarlar. Kızının iyiliğini isteyemeyen anne Anne kız arasındaki asıl kıskançlık, kız çocuğu ergenlik çağına girdikten ve bir genç kız olduktan sonra başlar. “Kız çocuğu ruhlu” anne, kızı güzelleşip ilgi çekmeye başladığında kızını kıskanır ve onun çirkinleşmesi ve kendine güvensiz olması için adeta operasyon başlatır, bazıları da kızları ile yarışır. Anne, yaşına göre olmayı bir yana bırakıp genç kız gibi olmaya soyunur, buna göre takılar, kıyafet vs. alır. Birçok anne kızıyla farkında olmadan yarışır, bu durum dışarıdan net olarak görülür. Bazı annelerse kız çocuklarının giyimine onları çirkinleştirecek veya görünmez kılacak şekilde müdahale ederler. Bu yapıdaki anneler ne yapsalar yaşlandıklarını gizleyemeyecek hale geldiklerinde kızlarına olan kıskançlıkları ve öfkeleri iyice artar. Gençler, yaşlanmaya başlamış bu kadınlarda haset oluşturuyorsa, çocuklarının iyiliğini isteyemez hale gelirler ve ilişki çok sorunlu bir yola girer. Narsisistik özellikleri fazla olan, yani kendilerinden her şeyin en iyisi olmayı bekleyen annelerin, genç kızları bir dişi olarak ortaya çıktığında duydukları kıskançlık, kızın, annesinin kendisinin iyiliğini isteyemediğini görmesine yol açar. Kız açısından bu, hayal kırıklığı yaratan acı verici bir duygudur ve genç kız bir bakıma annesiz kalmış gibi olur. Eğer annesine çok ihtiyacı varsa, çoğu zaman farkında olmadan, onun öfkesini ve kıskançlığını uyandırmamak için bu kez kendi kendisini çirkinleştirir ya da görünmez olmaya çalışır, kendisini siler. Böylece annesiyle ilişkisini sürdürebilir, onu kaybetmemiş olur. Eğer küçük bir kız çocuğuyken annesinden iyi bir annelik alabildiyse, o anneyi içinde bozmadan muhafaza edebilme ihtiyacıyla kendisini kıskanmaya başlayan annesinden uzaklaşır. Burada şunu da söylemiş oluyoruz Bir kadın hayatının bir döneminde çocuğunu seven iyi bir anne olabilirken, başka bir döneminde kıskançlığı nedeniyle bunu sürdüremeyebilir. Bu tip duygu durumları çoğu zaman farkında olmadan yaşanır; kıskançlık ve suçluluk duygusu, kendisini insanın davranışlarında gösterir. Dışarıdan bakan birisi anneye kızını kıskandığını söylese, anne muhtemelen çok kırılacaktır ama genç kız gibi olmaya çalıştığını ve bazen kızı için gereksiz fedakârlıklar yaptığını gözlemek mümkündür. Oysa kızıyla rekabet içinde olduğunu fark edebilse, bu tarafını denetleme şansı olacaktır. Kızlarını kıskanma eğilimi gösteren bazı anneler onlarla fazla bütünleşerek kıskançlıklarını kontrol altına almaya yönelebilir. Bu durumda anne, kızının yaşadığı her şeyi, ister kız arkadaşlarıyla olsun ister erkek arkadaşlarıyla, bilmek ister. Kızının yaşam koçu gibidir. Devamlı ona akıl verir, talimatlar yağdırır. Kızıyla bu tür bir ilişki içine giren annelerin, çoğu zaman kızları üzerinden yeniden genç kız olmaya çabaladıklarını görürüz. Bu ilişki biçiminden kızlar daha çok zarar görür. Annelerinin bir çeşit kuklası olmuşlardır, onun bütün güvensizliklerini, korkularını, hırslarını yaşamak zorunda bırakılırlar ve en önemlisi, kendileri olmayı, hakiki olmayı öğrenememiş olurlar.
Haberler > Sadece Annesini Erken Yaşta Kaybedenlerin Yaşadığı ve Bildiği 18 Durum - 1732 - 1912 12 yaşımdaydım annemi kaybettiğimde, üstünden tam 6 yıl geçti. Aslında bu içeriği öncelikle benim gibi erken yaşta annesini kaybeden erkekler için hazırladım, daha sonra da kadınlar için. Cinsel bir ayrım söz konusu değil, bir erkek için annesinin taşıdığı önemi çok iyi bildiğimden söylüyorum için şimdiden teşekkürler... 1. Her mayıs ayında aynı hüznü tekrar yaşarsınız. 2. Çünkü koruyucu meleğiniz artık yanınızda değidir. 3. Başkalarının anneleri ile çeşitli aktiviteler yapmalarına tanık olursunuz. Siz bu güzel anları, kızaran ve yaşlarla dolmaya başlayan gözlerinizle izler ve sadece hayalini kurabilirsiniz. 4. Sabahları sizi okşayarak uyandıran biri yoktur. O lanet alarm sesiyle, küfrederek başlarsınız güne. 5. Sabahları kahvaltınızı kendiniz hazırlarsınız ve birçok ev işini erken yaşta öğrenirsiniz. 6. Sizi öperek okula uğurlayan biri yoktur. 7. Ders çalışırken, kapı aralığından dikkatinizi dağıtmamaya çalışarak odanıza girip kek, kurabiye vb. bırakan biri de yoktur. 8. İlkokul, ortaokul, lise, üniversite mezuniyet törenlerinizde birşeyler eksik kalır daima. Hele bir de annelerine diplomalarını gösteren, sarılarak kutlama yapan ve fotoğraf çektirenleri izlemek zorunda kalıyorsanız tadından yenmez annesizlik. 9. Anneniz hakkında size yöneltilen fakat cevaplamaktan çekindiğiniz sorular sürekli yakanızdadır. Çünkü sorunun cevabında annenizi kaybetmiş olduğunuzu, soruyu soran kişiye söylemeniz gerekir ve bunu öğrenen çevrenizdeki birçok insan bunun nasıl olduğuna dair başka başka sorular yöneltmeye Soruya cevap verdiğiniz için duymuş olduğunuz pişmanlık ve annenizi nasıl kaybettiğinizi anlatırken gözlerinizin dolmasına engel olmaya çalışmak. 10. Onsuz kutlanan doğum günleri ve onun yaptığı bisküvili-pudingli yaş pasta yerine dışarıdan alınan hazır pasta... Daima canımızı sıkar. 11. Onun doğum ve ölüm günlerinde, bayramlarda evden çıktığınızda ilk ziyaret edeceğiniz yer bellidir. 12. İlk kız/erkek arkadaş deneyiminizi paylaşabileceğiniz ve bu konuda tavsiye alabileceğiniz bir numaralı kişi yoktur yanınızda. 13. İlk kez terkedildiğinizde kanatları altına sığınacağınız birini ararsınız. Bulamayınca da kendi kendinizi avutmayı öğrenirsiniz 14. Annesiyle kavga eden ya da annesine bağıran birine tanık olduğunuzda öfkeden kudurursunuz. 15. Sigara-alkol gibi alışkanlıkları 18 yaşınızdan önce edinme olasılığınız yüksektir. 16. Yokluğuna alışırsınız, kendi ayaklarınız üzerinde durmayı yaşıtlarınıza göre daha erken yaşta öğrenirsiniz fakat özleminiz asla bitmez. 17. Düşünceli, depresif, dalgın, kırılgan, hassas ve agresif olduğunuz zamanlar diğer insanlara göre daha fazladır. 18. Fakat bir gerçeğin de farkındasınızdır Dünyanın en güçlü insanlarıdır annesiz büyüyen çocuklar!
Ebeveynlerince istenmeyen ya da istenmediÄŸi düşünülen çocukların psikolojisi nasıl geliÅŸiyor?Terk edilmek; yaşı ne olursa olsun her insan için travmatik bir deneyimdir. Terk edilen kiÅŸi çocuk, terk eden de anne veya baba olduÄŸunda bu terk etmenin verdiÄŸi acı çok daha yoÄŸun yaÅŸanır. ÇocuÄŸun yaÅŸadığı acının ÅŸiddetini sadece terk edilme deÄŸil terk edilme biçimi, öncesinde ve sonrasında yaÅŸananlar da etkiler. Terk öncesinde aile içinde yoÄŸun çatışmalar varsa, çocuÄŸun kendisine veya aileden bir baÅŸkasına uygulansın korku ve ÅŸiddet ortamı var ise zaten çocuÄŸun belleÄŸinde yeterince acı birikmiÅŸtir. Terk deneyimi yaÅŸanan acının en vurucu noktası olur. Terk edilme sonrasında, çocuÄŸun bu travmayla kolay baÅŸa çıkması için çevresindeki sosyal desteklerin güçlü olması gerekir. DiÄŸer ebeveynin anne veya baba ya da aileden birisinin destekleyici figür olarak yanında olması, bakımını sürdürmesi çocuÄŸun en büyük güvencesidir. ÇocuÄŸun terk edilme nedeniyle yaÅŸadığı mutsuzluÄŸun derecesini belirleyen en önemli unsurlardan birisi de; anne veya baba yoksunluÄŸunu kaç yaşında yaÅŸadığıdır. Bebeklik çağında terk edilen bir çocuÄŸun öncelikle günlük bakımı aksar, bu da çocuÄŸun beslenmesini ve uykusunu aksatabilir, çevreden gelen sevgi ve ÅŸefkat mesajları kaybolur, bu yoksunluk uzun sürerse çocuÄŸun geliÅŸiminin dahi etkilenebileceÄŸini söyleyebiliriz. Çocuk büyüdükçe; aile içindeki sorunları daha kolay kavrar, zihinsel geliÅŸimi daha ileridir. Okul öncesi yaÅŸlarda neden-sonuç iliÅŸkisi kurmakta zorlanan çocuk; okul çaÄŸlarında artık ailedeki sosyal ortamın da bilincindedir. Ergenlik çağında ise anne babanın yokluÄŸu, ergen üzerindeki anne baba denetimin ve modelliÄŸinin yokluÄŸu demektir, ergenlikteki kimlik karmaÅŸalarının ve kiÅŸilik patolojilerinin de en önemli  Â    Â- Bir çocuk için anne neden çok önemlidir? EksikliÄŸi neler yaratır?ÂÇocuk, gözlerini açtığında ilk olarak gördüğü baÄŸlanma ve sevgi nesnesidir. Varlığı güvence verir, sevgi ve bakım gereksinimini karşılar, çocuÄŸun saÄŸlıklı kiÅŸilik geliÅŸiminde ayna görevi görür. YokluÄŸu ise bütün bu gereksinimlerin karşılanmaması veya ileriki yaÅŸlarda kesintiye uÄŸraması anlamına anne olabilir mi? ya da her insanın anne olmaya hakkı var mıdır? doÄŸurup doÄŸurup terk ettiklerini düşünürsek! bu duruma nasıl bir çözüm getirilebilir? Annelik hakkının tartışılması diye bir düşünce söz konusu olamaz. Fizyolojik ve ruhsal yeterliliÄŸi olan her kadının buna hakkı vardır. Toplumsal yaralarımızın sorumluluÄŸunu bu kitapta olduÄŸu gibi anne babalara yıkmak ve annelik ruhsatını tartışmaya açmak biraz romantik ve fantastik bir düşünce. EÄŸer aile bir toplumsal kurum ise, herhangi bir kesimi günah keçisi ilan etmeden; bütün toplumu ilgilendiren daha ileri düzenlemeler yapılmalıdır. Anne baba eÄŸitim çalışmaları, sivil toplum örgütlerinin ailelere yönelik aktiviteleri, yuva, yurt vb devlet kurumları içindeki sorunların çözülmesi, suç örgütleri ile daha etkili mücadele edilmesi vb gibi birçok eylem ve bütün bunları gerçekleÅŸtirecek yasal düzenlemelerin yapılması daha gerçekçi olur. Hangi anne çocuÄŸunu bu kadar kolay bırakır    Â - Annesiz babasız büyüyen çocuklar ileride problemli olur demek doÄŸru mudur?ÂBirebir kesinlikte neden sonuç iliÅŸkisi kurmak haksızlık olur ama büyük oranda gerçekçi bir önermedir. Anne baba çocuk için bakım verendir, çocuÄŸun bedeninin saÄŸlıklı geliÅŸimini saÄŸlar, sevgi ve ÅŸefkat verendir, çocuÄŸun tutarlı duygusal geliÅŸimi için öncülük eder, disiplin verendir, aşırılıklarını dizginler, iyi davranışları için model olur, çocuÄŸun ekonomik güvencesidir, yaÅŸamı boyunca en fazla güvenebileceÄŸi figürlerdir. Bütün bu nedenlerle, çocuk geliÅŸiminde bu kadar çok iÅŸlev taşıyan anne babadan yoksun kalmak her çocuk için araÅŸtırmalar ve klinik deneyimlerimiz gösteriyor ki; anne veya babanın gereken yerde ve zamanda çocuÄŸun yaÅŸamında olmaması, çocuÄŸun o anda ve gelecekte pek çok psikiyatrik ve fizyolojik problem yaÅŸamasına zemin hazırlayabilmektedir. Bebelikte anneden yoksun büyüyenlerin ileri yaÅŸlarda bağımlı kiÅŸilik yapısı geliÅŸtirebildiklerini, hatta terk depresyonu' dediÄŸimiz, kaybetmeye/yalnız kalmaya aşırı tahammülsüzlük ile tipik kronik depresyonlara yatkın oldukları bilinen bir gerçek. Ebeveyn yoksunluÄŸu çocuÄŸun geliÅŸimini dahi aksatabilir, konuÅŸmayı geciktirebilir, kas geliÅŸimi zayıf kalabilir, zeka geliÅŸimi duraksayabilir. Annenin yetersiz kalarak büyüttüğü çocuklarda ve bazen yuva çocuklarında; insanlarla iliÅŸkilerde sınırsızlıklarla tipik 'reaktif baÄŸlanma bozukluÄŸu' dediÄŸimiz sorunu sık gö Anne baba modelinin olmadığı bir ergen, ciddi kimlik karmaÅŸası ve kiÅŸilik patolojisi yaÅŸamaya aday - Çocuk için anne yokluÄŸu mu baba yokluÄŸu mu daha ağırdır?ÂAnnenin veya babanın çocuk geliÅŸiminde aldığı role göre ve çocuÄŸun cinsiyetine göre deÄŸiÅŸir. Temelde yer alan sevgi, bakım, disiplin gereksinimleri dışında; kız çocuk feminen özellikleri annelik, kadınlık anneden, erkeklerle iliÅŸki biçimini babadan, erkek çocuk ise maskülen özelliklerini babalık, erkeklik babadan, kadın figürlerle iliÅŸki biçimini ise anneden görür ilk defa. En doÄŸruyu söylemek gerekirse; birisinin yokluÄŸunda, bütün rolleri anne veya baba tek başına üstlenecek, hem yükü iki kat artacak, hem de çocuÄŸa yanlış modellik söz konusu olacaktı  Â- Anne ya da baba hangi duygularla çocuÄŸundan vazgeçmek ister?ÂAklı başında hiçbir anne çocuÄŸundan vazgeçmez. Türe özgü olan annelik davranışının doÄŸasına aykırıdır. Ama çeÅŸitli yaÅŸamsal güçlükler ve travmalar nedeni ile çocuÄŸunun bakımını sürdürmekte yetersiz kalabilir, zorluk yaÅŸayabilir, dışardan zorlanabilir. Baba ile sorunlar yaÅŸar, ikinci evliliÄŸe özgü sorunlar yaÅŸar, ekonomik gücü yoktur vs. Aslında terk edilen çocuÄŸun kendisi deÄŸil, ağır gelen yaÅŸamsal zorluklardır. Terk etme duygusu; geçici duygusal nedenlerle de olsa sadece terk edilene deÄŸil, terk edene de acı verir. Burada yapılan röportajlar, çocukların kendileri ile yapılan konuÅŸmalar. Anne babalar açısından bakmakta da yarar var. Üstelik unutulmamalı ki, sokakta yaÅŸayan çocukların çoÄŸunun aileleri var ve evden kaçmak, haklı gerekçeleri olsa da kimi durumlarda kendi - Bazı anneler çocuklarından birine ÅŸiddet uygulayıp diÄŸerlerine karşı sevgi dolu olabilir diyorlar. Bu doÄŸru mu? Nasıl açıklanabilir?ÂBizim toplumumuzda anne babalar çocuklarına karşı, kendi duyguları ve beklentilerini ölçü alarak davranma eÄŸilimindeler, yani çocuklarına empatik davranma zorlukları var. ÇocuÄŸunu kendi beklentisi ile büyüten bir anne de, beklentiye daha iyi karşılık veren çocuÄŸa daha olumlu yaklaÅŸabiliyor, yani o çocuk 'iyi çocuÄŸu' oynuyor, bu durumda, annenin beklentisine karşılık veremeyen diÄŸerine de 'kötü çocuk' rolü kalıyor. Annelerin bilinçli olarak yaptığı bir ÅŸey deÄŸil bu. Åiddetin yer aldığı bir ailede ÅŸiddeti de kötü olan görüyor doÄŸal olarak. Bu tür grup dinamikleri yanında; çocukların kiÅŸilik özellikleri de söz konusu. GeliÅŸim sorunları olan, davranım bozuklukları olan, psikiyatrik problemleri olan çocuklar da; aile içinde saÄŸlıklı iliÅŸki kurma güçlükleri nedeniyle ÅŸiddetin hedefi    Â - Ailelerinden uzak bu çocuklara nasıl yaklaÅŸmak gerekir?ÂSokak çocuklarının artışı ile birlikte bir sokak kültürü de keskinleÅŸmeye baÅŸladı. Sokaklarda duygu sömürüsü ile bir ÅŸeyler satan çocuklar herkesin malumu. Bazen bizim insanımız da farkında olmadan, koruyucu davranmak bu kültürü ve çocukları sokaklarda istismar edenleri ödüllendirici olabiliyor. Ayrıca, bizim toplumumuzda çocuÄŸun anne babadan gördüğü ÅŸiddeti hafife alma, hatta göz yumma eÄŸilimi var. ÇocuÄŸun ÅŸiddete maruz kaldığı ortamlarda, bu durumu ilgili yerlere bildirmek vatandaÅŸlık görevi olmalı.           -  Aile içinde her türlü ÅŸiddete maruz kalan çocuklar için ne söyleyebilirsiniz?ÂAnne babaların bilmeleri gerek ÅŸeyler var - Åiddet, iletiÅŸimde beceriksizliktir. Bireyleri arasında saÄŸlıklı iletiÅŸimi baÅŸaran aileler ÅŸiddete gereksinim - Åiddetin azı, yararlısı, geçicisi olmaz. Korkutucu olan ve itaate zorlayan bütün eylemler, sözler, tavırlar ÅŸiddet anlamına gelir. Sizin ne yaptığınız deÄŸil, çocuÄŸunuzun nasıl algıladığı önemlidir. Bazen bir çocuk; ters bir bakıştan bile örselenebilir. Bir kez denediniz mi devamı Â-  Åiddet ile elde ettiÄŸiniz sonucu yeniden elde etmek için bir dahaki sefere daha yoÄŸun ÅŸiddet uygulamak zorunda kalırsınız -  Åiddeti gören çocuk, uygulamayı da öğrenir, o da büyüdüğünde ÅŸiddete yatkın bir büyük olarak kendi çocuklarına da ÅŸiddeti uygular.
annesiz büyüyen erkek çocuğun psikolojisi