🌉 Esmaül Hüsna Yüce Allah In Cc 99 Ismi Zikri Indir
Yâni ALLAH hakkında ancak âyet ve hadîslerde zikri geçen ve söylenmesine izin verilmiş olan isimler kullanılabilir. Rastgele isim izafe edilemez. Esma'ül Hüsna ile ilgili olarak Buhârî ve Müslim'de: "ALLAH'ın 99 ismi vardır. Kim bunları ezberlerse (îman eder ve ezbere sayarsa) Cennete girer" buyurulmuştur.Tirmizî, İbn-i
Esmaül Hüsna, Allah'ın 99 ismi için ifade edilen tabirdir. İsmin çoğulu olan esma ile ''güzel, en güzel'' anlamına gelen Hüsna kelimelerinden oluşmuştur. Sadece Kur'an-ı Kerim'de
EsmaülHüsna Ekran Koruyucu İndir Eki 21, 2012 0 Esmaül Hüsna (Allah’ın 99 ismi) Ekran Koruyucu Alemleri yaratan Allah (c.c) en güzel isimleri olarak adlandırılan Esmaül Hüsna (Allah’ın 99 ismi) ile bilgisayarınızın ekranını süslemek ister misiniz?
Esmaül Hüsna en güzel isimler demektir. Esmaül hüsna Allahın 99 ismi cenab-ı Vacibü'l Hz.nin 99 ismi şerifidir. Bu doksan dokuz ismi şerifin her birinden cenab- Allah'ın Mü'min kulları ayrı ayrı haz duyar ve alırlar. En güzel isimler cenab-ıAllah'ın zatına mahsusdur. Bütün kemalat onun zatına aittir.
Esmaül Hüsna Nedir : Arapça'da -isim- kelimesinin çoğulu olan -esmâ- ile -güzel, en güzel- anlamına gelen -hüsnâ- kelimeleriyle oluşan -esmâül hüsnâ- terimi Kur'ân-ı Kerîm ve Hadis-i şerîflerde Allah-ü Teala'ya nisbet edilen isimleri ifade eder. Allah'in 99 ismi vardir.
YüceAllah’ın (c.c.) nice güzel isimleri ve sıfatları vardır. Allah’ın (c.c.) güzel isimlerine, Esmâü’l Hüsnâ denilmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Allah’ın 99 ismi vardır, yüzden bir eksik. Kim bunları sayarsa (anlamını öğrenir ve anlamına göre yaşarsa) Cennet’e girer.” buyurmaktadırlar.
ESMAÜLHÜSNA VE SIRLARI. Açıklama: Esma-ül Hüsna ile duaya başlayacağınız zaman önce 99 ismi şerifi bir okuyunuz. sonra 100 istiğfar ve 100 salatü selam getiriniz. Bir Fatiha, üç ihlas, bir Felak, bir. Nas süresi okuyup sevabını önce Efendimiz Hz.Muhammed (aleyhisselam) sonra. diğer peygamberlere sonra Ashab-ı kiram’a
EsmaiHüsna Şerhi Fazileti ve Sırları 99 İsimle Şifa Esmaların Havası Vefkleri, Zikir Sayıları Ve İsmi Rahman, Evradı Fethiye Duaları, 622 Sayfa, arif pamuk esmai hüsna şerhi fazileti ve sırları 99 isimle şifa kitabı esmaül havası vefk zikir sayısı evradı fethiyye hizbul bahr nasr duası sipariş, Pamuk Ofset Yayıncılık, Dua Havas
Arapça'da Esma 'isim', Hüsna 'güzel' anlamına gelmektedir. Esmaül Hüsna bu iki kelimenin birleşmesi ile birlikte ortaya çıkmıştır. Kur’an-ı Kerim’de Allah'ın 100'de fazla adı
KbiYGt.
ESMÂU'L HÜSNÂ HAKKINDA GENEL BiLGi Arapça'da "isim" kelimesinin çogulu olan "esmâ" ile "güzel, en güzel" anlamindaki "hüsnâ" kelimelerinden olusan "esmâu'l hüsnâ" terimi Kur'ân-i Kerîm ve Hadis-i Serîflerde Allah-ü Teala'ya nisbet edilen isimleri ifade eder. Sadece Kur'ân'da geçen ilâhî isimler 100'den fazladir; muhtelif hadislerde Allah'a nisbet edilen baska isimler de mevcuttur. Esmâu'l hüsnâ terkibinin, genis anlamiyla bunlarin hepsini kapsamakla birlikte terim olarak daha çok doksan dokuz ismi içerdigi kabul edilir. Esmâu'l hüsnâ terkibinde yer alan hüsnâ kelimesi "güzel" mânasinda sifat veya "en güzel" anlaminda ism-i tafdîl üstünlük sifati sayilmistir. Her iki halde de buradaki güzellik bir gerçegi vurgulamakta olup Allah'in güzel olmayan bir isminden söz edilemeyecegi için mefhûm-i muhalifini hatira getirmez. ilâhî isimlerin güzellikle nitelendirilmesinin sebeplerini Ebû Bekir ibnü'l-Arabî söyle siralamaktadir 1. Esmâu'l hüsnâ Allah hakkinda yücelik ve askinlik ifade eder ve kullarda saygi hissi uyandirir. 2. Zikir ve duada kullanilmalari halinde kabule vesile olur ve sevap kazandirir. 3. Kalplere huzur ve sükûn verir, lütuf ve rahmet ümidi telkin eder. 4. Bilginin degeri bilinenin degerine bagli bulundugu ve bilinenlerin en sereflisi de Allah oldugu için esmâ'ul hüsnâ bilgisine sahip olanlara bu bilgi meziyet ve seref kazandirir. 5. Esmâu'l hüsnâ Allah için vacip olmasi gereken, caiz olmasi uygun ve mümteni' olmasi imkansiz olan sifatlari içermesi sebebiyle O'nun hakkinda yeterli ve dogru bilgi edinmemize imkân verir. insanlarin büyük çogunlugu kâinatin bir yaratici ve yöneticisinin bulundugunu kabul etmekle birlikte madde özelligi tasimadigindan O'nu duyulariyla idrak etmeleri mümkün degildir. Su halde yaratici ancak kâinat ve insanla olan iliskisi bakimindan taninabilir. Bundan dolayi esmâ'ul hüsnâ bilgisi, Allah-âlem iliskisine isik tutmasi ve sonuçta Allah'i tanitmasi açisindan önem tasimaktadir. Sunu da belirtmek gerekir ki evrenin bir parçasini olusturan insan, aklî istidlalleri yaninda gönül hayati bakimindan da yaratici ile münasebet kurmak ihtiyacindadir. Bu münasebetin saglanmasinda esmâ'ul hüsnânin vazgeçilmez bir rolü vardir. isimlerin kelimeler ve seslerle ifade edilmesi ve bu seslerin kulaklarda yankilanmasi söz konusu iletisimi gelistiren ve güçlendiren sebeplerdir. Kur'ân-i Kerîm'de dua ve zikrin israrla tavsiye edilmesinin bir sebebi de bu olmalidir. Hz. Peygamber'den rivayet edilen duâ metinlerinde esmâ'ul hüsnânin çokça yer almasi dikkat çekicidir. ibnü'l-Arabî'nin de belirttigi gibi her dindar insanin manevî yönelis ve ibadetlerinin yüce yaraticinin bizzat kendisine oldugu süphesizdir. O'nunla iletisim kurmak ve söylesmek dindar için vazgeçilmez bir ihtiyaç, paha biçilmez bir haz olup bu iletisime zihinle kalbin yaninda bunlarla etkilesim halinde bulunan dilin ve kulagin da katilmasi lâzimdir. Dil O'nun isimlerini zikreder, kulak da bu zikri algilar. En önemli konusunu Allah bilgisinin olusturdugu ilâhî dinler içinde islâmiyet Allah'in isim ve sifatlarina ayri bir önem vermis, tevhid inancinin açik bir sekilde anlasilabilmesi için yaratanla yaratilmislarin niteliklerinin açikliga kavusturulmasini fevkalâde gerekli görmüstür. Allah'in zâtinin bilinmesi isimleri ve sifatlariyla mümkün olacagindan Kur'ân-i Kerim'de Allah'in güzel isimlerinin bulundugu, O'na bu isimlerle dua, niyaz ve ibadette bulunulmasi gerektigi, bu konuda dogru yoldan ayrilanlara itibar edilmemesi lâzim geldigi A'râf 7/180, ayrica esmâ'ul hüsnânin hangisiyle olursa olsun dua edilebilecegi isrâ 17/ 110 belirtilmis ve son inen sûrelerden birinde de on alti kadar isim bir arada zikredilmistir Hasr 59/22-24. Esmâu'l hüsnâ ve sayisi konusunda ilk akla gelen seylerden biri de, sayiyi doksan dokuz olarak belirleyen ve esmâu'l hüsnâyi ard arda sayan meshur hadistir. Sahabi Ebû Hüreyre'ye ulasan rivayetlerin muhtevasi iki kisma ayrilir Bütün rivayetlerin kaydettigi birinci kismin meali söyledir "Allah'in doksan dokuz -yüzden bir eksik- ismi vardir. Kim bunlari sayarsa ihsâ Cennet'e girer". Hadisin bu kismini içeren bazi rivayetlerin sonunda, "O tektir, tek olani sever." seklinde bir ilâve de mevcuttur. Hadis metnindeki "kim onu sayarsa men ahsâhâ" lafzi bazi rivayetlerde "kim onu ezberlerse men hafizahâ" ibaresiyle nakledilmistir. Hadiste Cennet'e girmeye vesile olarak gösterilen "ihsâ" kelimesinin buradaki anlami üzerinde Buhârî'den itibaren önemle durulmus ve kelimenin "saymak, ezberlemek, anlamak" seklindeki sözlük anlaminin ötesinde bir mâna tasidigi görüsü agirlik kazanmistir. Öyle anlasiliyor ki bu kelime "islâm'in ulûhiyyet inancini naslara basvurmak suretiyle tesbit edip anlamak, benimsemek ve bu inanca uygun bir ruhî yetkinlik kaydetmek" anlamini içermektedir. Konuya bir de su yönden bakabiliriz Yüce Allah Kur'ân-i Kerim'de söyle buyurmaktadir "...Allah'i anmak elbette ibadetlerin en büyügüdür. Allah yaptiklarinizi bilir." Ankebut 29/45 "Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'in zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'i anmakla huzur bulur." Ra'd 13/28 Peygamber Efendimiz de ashabini ve ümmetini kalplerinin her zaman Allah'i hatirlama ile nurlanmasi yönünde egitmis ve tavsiyelerde bulunmustur. O bir hadisinde söyle buyurmustur "...Dikkat edin! insan bedeninde öyle bir et parçasi vardir ki o iyi olursa bütün beden iyi olur; o kötü olursa bütün beden bozulur O et parçasi kalptir." Bunlar isiginda düsünecek olursak kalp iyi ve kötü düsünce ve davranislarin yönledirildigi bir kaynaktir. Eger inanmis kisinin kalbinde Allah'i hatirlama yönünde bir gevseklik olursa burada kötü düsünce ve fikirler daha kolay olusacaktir. Fakat bu kalpte Allah'i hatirlama kuvvetli ise bu takdirde kötü düsünce ve fikirler dagilacak bu durum da güzel davranislara sebep olacaktir. Yukaridaki ayete Ankebut 29/45 tekrar bakacak olursak Allah'i hatirlama ve bunun sebep oldugu davranislar arasidaki iliskiyi sezebiliriz Allah kendisini anmaktan bahsettikten sonra "Allah YAPTIKLARINIZI bilir." buyurmaktadir. Öyle ise esmâu'l hüsnâyi saymak veya ezberlemek bize Allah'i hatirlatacak, Allah'i hatirlamak kalbimizi aydinlatacak ve güzellestirecek, bu güzel kalp güzel davranislara sebep olacak ve bu güzel davranislar da Allah'in izniyle insanin Cennet'e girmesine sebep olacaktir. Allah'i birden fazla isimle anmak veya bazi sifatlarla nitelendirmek acaba islâm'in çok önem verdigi tevhid ilkesini zedeler mi? "Zât-i ilâhiyyeye Allah'in zâtina nisbet edilen mâna" seklinde tarif edilebilen isim veya sifatlar zihnin disinda müstakil bir varliga sahip bulunmadiklari için böyle bir endiseye mahal görülmemistir. Mâtürîdî'nin de belirttigi gibi insanlar ancak duyulariyla idrak ettikleri konularda bilgi sahibi olabilirler. Bu sebeple duyular ötesi olan Allah kendisini duyular âleminin kavramlariyla tanitmistir. Ancak Allah ile diger seyler arasinda benzerlik kurulamayacagini bildiren âyet Sûrâ 42/11, Allah hakkinda akil ve hayale gelebilecek her türlü yaratilmislik özelligini bertaraf eder. Aslinda yaratilmislar arasindaki benzetmeler sadece bir isimlendirmeden kaynaklanmaz. iki sey arasindaki benzerlik genellikle duyular yoluyla tesbit edildikten sonra ortak bir kelime ile adlandirilir. Halbuki Allah hakkinda böyle bir tesbitten söz etmek mümkün degildir. Allah'in isim veya sifatlari O'nun zâtina nisbet edilen mâna ve kavramlardan ibarettir. Bu kavramlar sekil itibariyle isim, fiil veya zarf olabilecegi gibi tamlama veya baska yollarla olusmus bir terkip halinde de bulunabilir. Kur'ân-i Kerîm'in edebî üslûbu geregi ayni kökten gelen veya ayri köklerden olmakla birlikte es anlamlar tasiyan isimler de az degildir. islâm'a mahsus ulûhiyyet inancinda ilim, kudret ve yaraticilik büyük bir yer tutar ve Kur'ân âyetlerinin temel örgüsünü olusturur. Bundan dolayi çesitli kaliplarla Allah'a nisbet edilen fiillerden birçok isim ve sifat türetmek mümkündür. Konuyla ilgili çalismalarda Kur'ân-i Kerîm'den degisik sayilarda esmâ'ul hüsnâ tesbit edilmistir. Esmâu'l hüsnâ ile ilgili âyetlerden ilham alan birçok âlim eski dönemlerden itibaren Kur'ân'da bulunan isimleri doksan dokuz sayisina bagli kalmadan arastirip listeler düzenlemeyi denemislerdir. Esmâu'l hüsnânin yüzlerle ifade edilecek kadar çok olusu islâm ilâhiyati alaninda zengin bir malzeme olusturmus, ulûhiyet inancinin açiklik kazanmasina, kulun dua, niyaz ve zikirlerle Allah'a yaklasmasina yardimci olmustur. Esmâu'l hüsnânin islâm inancinda sahib oldugu bu önemden dolayi islâm alimleri tarafindan Allah hepsinden razi olsun esmâu'l hüsnâ ile ilgili yüzlerce eser yazilmis ve - internet ortami da dahil olmak üzere ;- - hala da yazilmaktadir. Önde gelen islâm alimlerinden birçogu kitap serilerine -belki de manevi bir bereket umuduyla- esmâu'l hüsnâ ile ilgili bir kitap eklemislerdir. Sadece esmâu'l hüsnâ ile ilgili eserleri inceleyen kitaplar bile mevcuttur. Ve Müslüman bir hattatin eserleri arasinda mutlaka bir esmâu'l hüsnâ kolleksiyonu vardir. Birçok müslüman hoca ve anne-baba yukarida geçen ayet ve hadislerin manevi yönlendirmesi sonucunda ögrencilerine ve çocuklarina çesitli hediyeler vaad ederek esmâu'l hüsnâyi ezberlemelerini isterler. Yine ellerinden öpülesi birçok iyi müslüman da manevi yükselisleri ve Peygamber Efendimizin müjdeledigi Cennet'e girmeyi ümid ederek hergün özellikle sabah namazindan sonra esmâu'l hüsnâyi okurlar. Hattatlar tarafindan yazilan esmâu'l hüsnâ tablolarinda genellikle söyle bir plan uygulanir En üste bir Bismillâhirrahmânirrahîm yazilir. Altina esmâu'l hüsnâ ile ilgili ayet ve hadis yazilir. Daha sonra meshur olan hadiste sayildigi sira ile 99 isim yazilir. Her ismin soluna "Celle Celâluh" Sâni Yüce seklinde okunan bir saygi ifadesi yazilir; okunurken de her ismin ardindan veya bazen belli araliklarla Celle Celâluh denilir.
Esmaül HüsnaEsmaül Hüsna Türkçe Anlamı Allah’ın 99 ismi zikir sayıları ve Ebced değerleri, Allah’ın en güzel isimleri Esmaül Hüsna kısaca anlamı“Allah’ın 99 ismi vardır. Bu isimleri kim ezberlerse ve anlarsa cennete gider.” Esmaül Hüsna isimleri nedir? Esmaül Hüsna Türkçe anlamı, Zikir adedi ve Ebced değeriEsmaül Hüsna Türkçe AnlamıEsma isimler Hüsna Güzel anlamına gelir. Esmaül Hüsna; Arapça bir tamlama olup tam karşılığı Güzel İsim anlamına gelmektedir. Bu ifadede bahsedilen ise Allah’ın 99 ismi şerifidir. Rabbimizin bilinen 99 ismi tüm kitaplarda güzel isimler olarak geçerken bu isimleri tekrarlayanlara bazı ilimler ve şifaların olduğu da Anlamı ve Zikir NiyetleriAllah’ın mübarek 99 ismi, bu ismi şeriflerin anlamları ve günlük olarak hangi sayılarda zikredildiği takdirde maddi manevi hastalıklara ve sıkıntılara yine Allah’ın izniyle şifa Suresi 180. Ayetوَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى فَادْعُوهُ بِهَا وَذَرُواْ الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي أَسْمَآئِهِ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿١٨٠﴾Ve lillâhil esmâul husnâ fed’uhu bihâ ve zerûllezîne yulhıdûne fî esmâihî, se yuczevne mâ kânû ya’melûnya’melûne.En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasına Hüsna ile ilgili Hadis-i Şerif“Allah Teâlâ’nın doksan dokuz ismi vardır. O isimleri kim ezberlerse sayar, manasını anlar ve şuûruna ererse cennete gider. Şüphesiz, Allah tektir ve tek olmayı sever.” Buhârî, Daavât, 68Esmaül HüsnaAllah 99 ismi Anlamları – Kaç Kere Zikir Edilmeli?Esmaül Hüsna Allah’ın 99 ismi Zikir Sayıları ve Anlamları Allah Zikir Adesi 66 – O kendinden başka hiçbir ilah bulunmayan tek bir Allah’tırEr-Rahmân Zikir Adedi 298 – Esirgeyici, bütün mahlukatına rahmetiyle muamele edenEr-Rahîm Zikir Adedi 258 – Bağışlayıcı, sevdiklerine ve müminlere merhamet edenEl-Melik Zikir Adedi 90 – Kainatın ve Tek Mülkün sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olanEl-Kuddûs Zikir Adesi 170 – Her türlü eksiklik ve ayıplardan münezzeh olanEs-Selâm Zikir Adedi 131 – Kullarını selamete çıkaran, Her çeşit afet ve kederlerden emin olanEl-Mü’min Zikir Adedi 137 – Kullarına emniyet veren. Kendinin ve peygamberlerinin doğruluğunu ortaya koyan, kullarına yaptığı vadinde sadık olanEl-Muheymin Zikir Adedi 145 – Saltanatı hakkında dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi gözetip koruyanEl-Aziz Zikir Adedi 94 – İzzet sahibi, mağlup edilmesi mümkün olmayan ve her şeye galip, aziz olanEl-Cebbâr Zikir Adedi 206 – Azamet ve kudret sahibi, istediğini mutlak yapan, dilediğine muktedir olanEl-Mütekebbir Zikir Adedi 662 – Ululuk sahibi, her şeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösterenEl-Hâlık Zikir Adedi 731 – Her şeyin varlığını ve geçireceği halleri takdir eden, yaratan, yoktan var eden büyüklükte eşi olmayanEl-Bâri Zikir Adedi 214 – Her şeyin aza ve cihazını birbirine uygun yaratanEl-Musavvir Zikir Adedi 336 – Tasvir eden, her şeye bir şekil, özellik ve hususiyet verenEl-Gaffâr Zikir Adedi – Kullarının günahını örten, mağfireti çok, günahları bağışlayıcı olanEl-Kahhâr Zikir Adedi 306 – Her şeye, her istediğini yapacak surette, galip ve hâkim olanEl-Vehhâb Zikir Adedi 14 – Çok fazla ihsan eden, çeşit çeşit nimetleri daima bağışlayanEr-Rezzâk Zikir Adedi 308 – Bütün mahlukatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayanEl-Fettâh Zikir Adedi 489 – Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran, darlıktan kurtaranEl-Alim Zikir Adedi 150 – Her şeyi en ince noktasına kadar iyi bilen, ilmi ebedi ve ezeli olanEl-Kâbid Zikir Adedi 903 – Dilediğine darlık veren, sıkan, daraltanEl-Bâsit Zikir Adedi 72 – Dilediğine bolluk veren, açan, genişletenEl-Hafid Zikir Adedi – Dilediğini yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan, dereceleri düşürenEr-Rafi’ Zikir Adedi 351 – Dilediğini yukarı kaldıran, yükselten, dereceleri yükseltenEl-Muiz Zikir Adedi 117 – İzzet veren, aziz kılanEl-Muzil Zikir Adedi 770 – Zillete düşüren, zelil, hor ve hakir edenEs-Semi’ Zikir Adedi 180 – Her şeyi işiten, kullarının niyazını kabul edenEl-Basir Zikir Adedi 302-112 – Her şeyi görenEl-Hakem Zikir Adedi 68 – Hükmeden ve Hikmet sahibi olan, yaptığı her işte hikmeti gözetenEl-Adl Zikir Adedi 104 – Son derece adaletli olanEl-Latîf Zikir Adedi 129 – En ince işlerin bütün inceliklerini bilen, lütuf ve ihsan sahibi olanEl-Habîr Zikir Adedi 812 – Her şeyi iç yüzünden, gizli tarafından haberdar Zikir Adedi 88 – Hemen ceza vermeyen, Yumuşak davranan, hilmi çok olanEl-Azîm Zikir Adedi – Pek azametli olan, yüce olanEl-Gafûr Zikir Adedi – Affı ve mağfireti pek çok olan, çok bağışlayan, mağfireti çok olanEş-Şekûr Zikir Adedi 526 – Kendini rızası için yapılan amelleri daha ziyadesi ile karşılayanEl-Aliyy Zikir Adedi 110 – Pek yüce ve yüksek olanEl-Kebîr Zikir Adedi 232 – En büyük olanEl-Hafîz Zikir Adedi 998 – Yapılan işleri bütün tafsilatıyla hıfzeden, her şeyi afat ve beladan koruyan, muhafaza edenEl-Mukît Zikir Adedi 550 – Bilen, tayin eden. Her yaratılmışın rızkını verenEl-Hasîb Zikir Adedi 80 – Herkesin ve her şeyin hayatı boyunca yaptıklarının bütün teferruatıyla hesabını iyi bilen. Mahlukatına kafi olanEl-Celîl Zikir Adedi – Azamet sahibi olan, Celil ve ululuk sahibi olanEl-Kerîm Zikir Adedi 270 – Lûtfu ve Keremi çok geniş olan, Çok ikram edici olanEr-Rakîb Zikir Adedi 312 – Bütün varlıklar ve bütün işler murakabesi altında bulunanEl-Mücîb Zikir Adedi – Kendine yalvaranların isteklerini veren, duaları kabul edenEl-Vâsi’ Zikir Adedi 137 – Lütfu bol, geniş olanEl-Hakîm Zikir Adedi – Emirleri, kelamı ve bütün işleri hikmetli, hikmet sahibi olanEl-Vedûd Zikir Adedi 20-400 – İyi kullarını seven, rızasına indiren ve sevilmeye layık olanEl-Mecîd Zikir Adedi – Şanı, şerefi çok üstün, yüce olanEl-Bâis Zikir Adedi 573 – Ölüleri dirilten, kabirlerden yeniden çıkaranEş-Şehîd Zikir Adedi 319 – Her zaman ve her yerde hazır ve nazır olanEl-Hakk Zikir Adedi 108 – Hakk, varlığı hakikî bulunan, Ahirette hakkı batıldan ayıran, hak sahiplerine haklarını verenEl-Vekîl Zikir Adedi 66 – Tevekkül sahiplerinin işini düzeltip onlardan daha iyi temin edenEl-Kavî Zikir Adedi 116 – Pek kuvvetliEl-Metîn Zikir Adedi 500 – Pek güçlüEl-Veliyy Zikir Adedi – Sevdiği kullarının, seçkin kullarının dostu olanEl-Hamîd Zikir Adedi – Ancak kendine hamd edilen, bütün varlığın diliyle övülenEl-Muhsî Zikir Adedi 148 – Sonsuz varlığının, bir bir her şeyin sayısını bilenEl-Mübdi Zikir Adedi 57 – Mahlukatı maddesiz ve örneksiz olarak baştan yaratanEl-Muîd Zikir Adedi 124 – Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratanEl-Muhyî Zikir Adedi 68 – İhya eden, dirilten, can bağışlayan, sağlık ve hayat verenEl-Mumît Zikir Adedi 490 – Canlı bir mahlukatın ölümünü yaratan, öldürenEl-Hayy Zikir Adedi 18-324 – Ezeli ve Ebedi Diri olan, tam ve mükemmel manasıyla hayat sahibi olanEl-Kayyûm Zikir Adedi 156 – Gökleri ve yeri her şeyi tutan, Yarattıklarının işini çeviren her işleneni bilen, evveli olmayanEl-Vâcid Zikir Adedi 14-196 – İstediğini, istediği vakit bulanEl-Mâcid Zikir Adedi 48 – Kadri ve şanı büyük, kerem ve müsamahası bolEl-Vâhid / El-Ehad Zikir Adedi – Tek. Zatında, sıfatlarında, isimlerinde ortağı ve benzeri olmayan, Asla ortağı ve benzeri olmayanEs-Samed Zikir Adedi 134 – Her şey Ona muhtaç, fakat O hiçbir şeye muhtaç olmayan, İhtiyaçları giderenEl-Kâdir Zikir Adedi 305 – Dilediğini, istediği gibi yaratmaya muktedir olanEl-Muktedir Zikir Adedi 744 – Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde dilediği gibi tasarruf edenEl-Mukaddim Zikir Adedi 184 – Dilediğini ileri geçiren, öne getiren, öne alanEl-Muahhir Zikir Adedi 847 – Dilediğini erteleyen, geri koyan, arkaya bırakanEl-Evvel Zikir Adedi 37 – Başlangıcı olmayan, Her şeyden önce var olanEl-Âhir Zikir Adedi 801 – Sonu olmayan, Her şey helak olduktan sonra geri kalanEz Zâhir Zikir Adedi – Her şeyde görünen, Varlığı sayısız delillerle açık olanEl-Müteâlî Zikir Adedi 551 – Aklın mümkün gördüğü her şeyden, her halden pek yüce olan, Yüceliği tasavvur edilemeyenEl-Bâtın Zikir Adedi 62 – Akılların idrak edemeyeceği yüceliği gizli olanEl-Vâlî Zikir Adedi 47 – Bu muazzam kainatı ve bütün hadisatı tek başına idare edenEl-Berr Zikir Adedi 202 – Kullarına iyilik ve ihsanı, nimetleri bol olanEt-Tevvâb Zikir Adedi 409 – Tevbeleri kabul eden, günahları bağışlayanEl-Müntekim Zikir Adedi 630 – Günahkarlara, adaletiyle, müstahak oldukları cezayı verenEl-Afuvv Zikir Adedi 156 – Çokça Affeden, mağfiret edenEr-Raûf Zikir Adedi 287 – Merhamet edici, Pek şefkatli olanMâlikü’l-Mülk Zikir Adedi 212 – Mülkün ebedi ezeli ve asıl sahibi olanZü’l-Celâli ve’l-İkrâm Zikir Adedi – Hem azamet sahibi, hem fazl-ı kerem sahibi olanEl-Muksit Zikir Adedi 209 – Hükmünde ve işlerinde adaletli olanEl-Câmi Zikir Adedi 114 – Dilediğini istediği zaman istediği yerde toplayanEl-Ganî Zikir Adedi – Çok zengin, hiç bir şeye muhtaç olmayanEl-Muğnî Zikir Adedi – Dilediğine zenginlik veren, müstağni kılanEl-Mâni’ Zikir Adedi 161 – Dilediği şeylerin meydana gelmesine müsaade etmeyen, engelleyenEd-Dârr Zikir Adedi – Elem ve zarar verecek şeyleri yaratan, hüsrana uğratanEn-Nâfi’ Zikir Adedi 201 – Hayır ve menfaat verecek şeyleri yaratan, faydalandıranEn-Nûr Zikir Adedi 256 – Alemleri aydınlatan, nurlandıran dilediğine nur eden, nur olanEl-Hâdî Zikir Adedi 20-400 – Hidayete kavuşturan, kulunu hayırla muvaffak kılanEl-Bedî’ Zikir Adedi 86 – Örneksiz, misalsiz, acayip ve hayret verici alemler yaratan, Benzersiz, hayret verici alemler yaratanEl-Bâkî Zikir Adedi 113 – Varlığının sonu bulunmayan, ebedi olanEl-Vâris Zikir Adedi 707 – Varlığı devam eden, servetlerin hakiki sahibiEr-Reşîd Zikir Adedi 514 – Bütün alemleri dosdoğru bir nizam ve hikmetle akıbetine ulaştıranEs-Sabûr Zikir Adedi 298 – Çok sabırlı olan, isyankarlardan acele intikam almayanAllah’ın 99 ismi ve AnlamlarıAllahü Teala’nın Kuran-ı Kerim ve Hadislerde geçen 99 ism-i şerifi ve Esmaül Hüsna Türkçe Anlamı.. Büyük faziletleri bulunan Allah’ın 99 ismi sırasıyla Esmaul Hüsnaİlgili Diğer KonularEsmaül Hüsnâ Nedir?Allah’ın 99 ismi ve AnlamlarıAllah’ın 99 ismi ve FaydalarıEsmaül Hüsna Faziletleri ve Facebook’tan takip etmeyi unutmayın!
Arama iç GoogleSonuç Mesaj Konu çıkıntı araştırmaEn son konular» Kuranı kerim dinle indirPaz Eyl. 28, 2008 655 pm tarafından Admin» Ramazan GünlüğüPtsi Eyl. 22, 2008 453 pm tarafından Admin» Zekat ve fitre kimlere verilir, kimlere verilmez?Perş. Eyl. 18, 2008 519 am tarafından Admin» Zekatın NakliPerş. Eyl. 18, 2008 518 am tarafından Admin» Es selamü aleyküm ve rahmetullahi ve bereketühüSalı Eyl. 16, 2008 143 am tarafından Admin» Kuran-ı Kerimi okuyoruz; ama anlayamıyoruzPtsi Eyl. 15, 2008 1256 am tarafından Admin» HEKIMOGLU ISMAILPtsi Eyl. 15, 2008 1256 am tarafından Admin» Mehmed Akif, bu milletin manevî mimarıdır!Ptsi Eyl. 15, 2008 1253 am tarafından Admin» Kadir gecesini, kandil simidi yiyerek geçirmeyelim!..Ptsi Eyl. 15, 2008 1253 am tarafından AdminTarıyıcı Kapı Indeks Üye Listesi Profil SSS AramaForumBedava forum kurmakBedava yardımlaşma forumuOrtaklar Reklam forumu - YetkinReklamYetkinReklamGüzel Ahlak ISLAM ILMIHALI Esma-ul Husna YazarMesajAdminAdminMesaj Sayısı 92Kayıt tarihi 09/09/08Konu Esma-ül Hüsna Allah cc'nun 99 en guzel isimleri Kuranı Kerimde geçen isimleri Eyl. 13, 2008 1155 pm ESMÂ-ÜL HÜSNÂ________________________________________Esmâ-Ül Husnâ, Allah'ın güzel isimleri demektir. Bir âyet-i kerîmede "En güzel isimler O'nundur Allah'ındır" el-Haşr, 24 buyurulmaktadır. Diğer bir âyette de; en güzel isimlerin Allah'a ait olduğu belirtildikten sonra, bu isimlerle dua edilmesi tavsiye olunmaktadır el-A'râf, 180. Allah'ın isimleri tevkifîdir. Yâni, Allah hakkında ancak âyet ve hadîslerde zikri geçen ve söylenmesine izin verilmiş olan isimler kullanılabilir. Rastgele isim izafe edilemez. Esmâ-Ül Husnâ ile ilgili olarak Buhârî ve Müslim'de "Allah'ın 99 ismi vardır. Kim bunları ezberlerse îman eder ve ezbere sayarsa Cennete girer" buyurulmuştur. Tirmizî, İbn-i Hibban ve Hâkim'in bu konudaki rivâyeti ise, şöyledir "Kim bunları Esmâ-Ül Husnâ'yı mânâlarını anlayarak sayar, bunlarla Allah'ı zikrederse Cennete girer." Şâh-ı Nakşıbend bu hadîsle ilgili olarak buyurur ki "Bu hadîs-i şerîfteki Ahsâ kelimesinin bir mânası, saymaktır. Diğer bir mânası ise, bu ism-i şerîfleri öğrenip bilmektir. Bir mânası da, bu esmâ-ül şerîfin mûcibince amel etmektir. Meselâ Rezzâk ismini söylediği zaman, rızkı için asla endişe etmemeli. Mütekebbir ismini söyleyince, Allahü Teâlâ'nın azametini ve kibriyâsını düşünmelidir." Hadîslerde zikri geçen 99 isim şunlardır AdminAdminMesaj Sayısı 92Kayıt tarihi 09/09/08Konu Geri Esma-ül Hüsna Allah cc'nun 99 en guzel isimleri Kuranı Kerimde geçen isimleri Eyl. 13, 2008 1155 pm ALLAH Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk'ın has ismidir. Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır. Diğer isimler ise, yalnız kendi mânalarına delâlet ederler. Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz. Bu isim, Allah'tan başkasına ne hakikaten ve ne de mecazen verilemez. Diğer isimlerin ise, Allah'tan başkasına isim olarak verilmesinde bir mahzur yoktur. İnsanlara Kadir, Celâl ismini vermek gibi. Yalnız bu isimlerin başına, insanlara izafe edildiklerinde, "kul" mânâsına gelen "abd" kelimesinin ilâvesi güzeldir. Abdülkadir ismi gibi... er-RAHMÂN Ezel'de bütün yaradılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuran; Sevdiğini, sevmediğini ayırdetmiyerek bütün mahlûkatını sayısız nimetlere garkeden... Hayatları için lüzumlu olan bütün rızıkları veren... er-RAHÎM Pek ziyade merhamet edici; Verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedî nimetler vermek suretiyle mükâfatlandırıcı... Rahmân ism-i şerîfinden Allah Teâlâ'nın ezelde bütün mahlûkatı için hayır ve rahmet irade buyurduğu anlaşılır. Rahîm ism-i şerîfi ise, mahlûkatı arasında irade sahipleri, hususan mü'minler için rahmet-i İlâhiyyenin tecellisini ifade eder. el-MELİK Bütün mahlûkatın hakikî sâhibi ve mutlak hükümdârı... Allah'ın, ne zâtında ve ne de sıfatında hiçbir varlığa ihtiyacı yoktur. Bilâkis herşey zâtında, sıfâtında, varlığında ve varlığının devamında O'na muhtaçtır. Bütün kâinatın hakikî sâhibi, mutlak hükümdârıdır. el-KUDDÛS Hatâdan, gafletten, aczden ve her türlü eksiklikten çok uzak ve pek temiz... Allah, hissin idrâk ettiği, hayâlin tasavvur ettiği, vehmin tahayyül ettiği, fikrin tasarladığı her vasıftan münezzeh ve müberradır. O hatâdan, gafletten, acizden ve her türlü eksiklikten çok uzak ve pek temiz olandır. Bu bakımdan her türlü takdîse lâyıktır. İnsan su'-i ihtiyârı karışmadığı müddetçe kâinatta fıtrî olarak bulunan umumî temizlik hakikatı da, Cenâb-ı Hakk'ın KUDDÛS isminin tecellîsidir. es-SELÂM Her çeşit ârıza ve hâdiselerden sâlim kalan; Her türlü tehlikelerden kullarını selâmete çıkaran; Cennet'teki bahtiyar kullarına selâm eden... Bu ism-i şerif, Kuddûs ismi ile yakın bir mânâ ifade etmekte ise de Selâm ismi, daha ziyade istikbale aittir. Yani, Cenâb-ı Hakk'ın gerek zâtı, gerek sıfatı ileride en ufak bir tegayyüre, bir değişikliğe, bir za'fa uğramaktan münezzehtir. O, ezelde nasılsa ebedde de öyledir. el-MÜ'MİN Gönüllerde îman ışığı yakan, uyandıran; Kendine sığınanlara aman verip onları koruyan, rahatlandıran... Allah Teâlâ, kalblere îman ve hidâyet bağışlayarak oralardan şübhe ve tereddüdleri kaldırmıştır. Kendine sığınanlara aman verip korumuş, emniyetle rahatlandırmıştır. el-MÜHEYMİN Gözetici ve koruyucu... Allah, yarattığı mahlûkatının amellerini, rızıklarını, ecellerini bilip muhafaza eder. Bütün varlığı görüp gözeten, yetiştirip varacağı noktaya ulaştıran ancak O'dur. Hiçbir zerre, hiçbir lâhza, Onun bu lûtuf ve âtıfetinden boş değildir. el-AZÎZ Mağlûb edilmesi mümkün olmayan galib. Bu ism-i şerîf, kuvvet ve galebe mânâsına gelen İZZET kökünden gelir. Allah Teâlâ mutlak sûrette kuvvet ve galebe sâhibidir. İzzet sıfatı, Kur'an'da birçok yerlerde azab âyetleri bahsinde gelmiştir. Fakat bu ism-i şerîfin yine birçok defa Hakîm ism-i şerîfi ile birleştiği görülür. Bunun mânası Allah Teâlâ'nın kudreti galibdir, fakat hikmeti ile kötülerin cezasını te'hir eder, kötülük edip durmakta olan insanları cezalandırmakta acele etmez, demektir. el-CEBBÂRKırılanları onaran, eksikleri tamamlayan; Dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan... Bu ism-i şerif cebir maddesindendir. Cebir, "kırık kemiği sarıp bitiştirmek, eksiği bütünlemek" mânasına geldiği gibi, "icbar etmek", yani, "zorla iş gördürmek" mânasına da gelir. Bu mânaya göre Allah Teâlâ Cebbâr'dır. Yani, kırılanları onarır, eksikleri tamamlar, her türlü perişanlıkları düzeltir, yoluna kor. Cebbâr'ın ikinci mânasına göre de; Allah Teâlâ kâinatın her noktasında ve her şey üzerinde dilediğini yaptırmağa muktedirdir. Hüküm ve iradesine karşı gelinmek ihtimali yoktur. el-MÜTEKEBBİR Her şeyde ve her hâdisede büyüklüğünü gösteren... Büyüklük ve ululuk, ancak Allah'a mahsustur, varlığı ile yokluğu Allah'ın bir tek emrine ve iradesine bağlı bulunan kâinattan hiçbir mevcut, bu sıfatı varlığını ve varlığı boyunca görüp geçireceği halleri, hâdiseleri tayin ve tesbit eden ve ona göre yaratan, yoktan vâr eden... Bu ism-i şerîfin mânasında iki husus vardır 1. Bir şey'in nasıl olacağını tayin ve takdir etmek, 2. O takdire uygun olarak o şey'i îcad Eşyayı ve her şey'in âzâ ve cihazlarını birbirine uygun bir halde yaratan... Her şey'in vücudu mütenasib, yani, âzası, hayat cihazları ve aslî unsurları keyfiyet ve kemmiyet bakımından birbirine münasib olarak yaratıldığı gibi, hizmeti ve faydası da umumî âhenge uygun yaratılmıştır. el-MUSAVVİR Tasvîr eden, herşey'e bir şekil ve hususiyet veren... Allah Teâlâ herşey'e bir sûret, bir özellik vermiştir. Herşey'in kendisine göre şekli, dıştan görünüşü vardır ki, başkalarına benzemez. Meselâ İnsanlar arasında tamamiyle birbirinin aynı iki insan yoktur. Bundan daha garibi, parmak uçlarındaki çizgilerdir. Bu çizgiler, insanların sayısı kadar değişik gidiyor ve hiçbiri ötekine uymuyor. Şu halde insanın hiç taklit olunamayacak imzası, bastığı parmak izidir. İşte bunlar, Allah Teâlâ'nın MUSAVVİR isminin tecellîleridir. el-ĞAFFÂR Mağfireti pek bol olan... Gafr, örtmek ve sıyânet etmek korumak mânâsınadır. Allah mü'minlerin günahlarını örter. Dilediği kullarını da günahlardan sıyânet eder, korur. Bu, onlar için en büyük nimetlerden biridir. el-KAHHÂR Herşey'e, her istediğini yapacak surette galib ve hâkim... Kahr, bir şey'e, onu hor ve hakîr kılacak veya mahv ve helâk edebilecek sûrette galib olmaktır. Allah Teâlâ Kahhâr'dır, her vechile üstün ve daima galibdir. Kuvvet ve kudretiyle her şey'i içinden ve dışından kuşatmıştır. Hiçbir şey O'nun bu ihâtasından dışarı çıkamaz. Ona karşı herşey'in boynu büküktür. Kahrına yerler, gökler dayanamaz. Kahr ile nice azıp sapmış ümmetleri ve milletleri mahv ve perişan etmiştir. el-VEHHÂB Çeşit çeşit nimetleri devamlı bağışlayıp duran... Vehhâb kelimesi hibe kökünden gelmektedir. Hibe, "herhangi bir karşılık ve menfaat gözetmeden birine bir malı bağışlamak" mânasınadır. Vehhâb ise, "Her zaman, her yerde ve her şey'i çok çok ve bol bol veren ve karşılık beklemeyen" demektir. er-REZZÂKYaratılmışlara, faydalanacakları şeyleri ihsân eden... Rızık, Allah Teâlâ'nın bilhassa yaşayan mahlûkatına faydalanmalarını nasib ettiği her şeydir. Rızık yalnız yenilip içilecek şeylerden ibaret değildir. Kendisinden faydalanılan herşey'e rızık denir. Maddî rızık, her türlü yiyecek ve içecek, giyilecek ve kullanılacak eşya, para, mücevher, çoluk-çocuk, vücudun çalışma kudreti, bilgi, mal-mülk, servet gibi şeylerdir. Mânevî rızık ise, ruhun ve kalbin gıdası olan şeylerdir. Başta îman olmak üzere insanın mânevî hayatına ait bütün duygular ve o duyguların ihtiyacı olan şeyler, hep mânevî rızıktır. el-FETTÂH Her türlü müşkilleri açan ve kolaylaştıran... Fettâh kelimesi, feth'den gelmektedir. Feth ise, "kapalı olan şey'i açmak" mânasınadır. Kapalı bir şey'i açmak a. Maddî olur; bir kapıyı, bir kilidi açmak gibi. b. Mânevî olur; kalbden tasaları, kederleri atıp gönlü açmak gibi. Bitkilerin çiçek açması, tohum ve çekirdeklerin sünbül vermesi, rızık ve rahmet kapılarının açılması hep Fettâh ism-i şerifinin tecellîsindendir. el-ALÎM Her şey'i çok iyi bilen... Allah, her şey'i tam mânasıyla bilir. Her şey'in, içini, dışını, inceliğini, açıklığını, önünü, sonunu, başlangıcını, bitimini çok iyi bilendir O. Olmuşları bildiği gibi, olacakları da aynı şekilde bilir. Onun için, olmuş - olacak, gizli - açık söz konusu değildir. Bunlar, insanlar hakkında geçerli olan mefhumlardır. İnsanların bilmesi nisbî ve ârızîdir. Allah'ın bilmesi ise, - bütün isim ve sıfatlarında olduğu gibi - zâtî'dir. Onun için O'nun bilmesinde dereceler bulunmaz. el-KÂBID Sıkan, daraltan... el-BÂSIT Açan, genişleten... Bütün varlıklar Allah Teâlâ'nın kudret kabzasındadır. İstediği kulundan, ihsân ettiği servet ve sâmânı, evlâd ve iyâli, yahut hayat zevkini, gönül ferahlığını alıverir. O adam zenginken fakir olur, yahut evlâd acısına boğulur, yahut iç sıkıntısına, ıstırap ve huzursuzluk içine düşer. İşte bu haller, Kâbıd isminin tecellileridir. Allah, istediği kuluna da yepyeni bir hayat verir, neş'e verir, rızık bolluğu verir, bu da Bâsıt isminin tecelliyatıdır. el-HÂFID Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan... Allah Teâlâ, istediği kulunu yukarıdan aşağı atıverir. Şan ve şeref sâhibi iken, rezîl ve rüsvây eder ve bu muamelesi çok defa, kendisini tanımıyan, emirlerini dinlemeyen âsiler, başkalarını beğenmiyen mütekebbirler ve hak, hukuk tanımayan zâlim zorbalar hakkında tecellî eder. er-RÂFİ' Yukarı kaldıran, yükselten... Allah Teâlâ, istediği kulunu indirdiği gibi, istediği kulunu da yükseltir. Şan ve şeref verir. Bâzı gönülleri îman ve irfan ışığı ile parlatır, yüksek hakikatlardan haberdâr eder. Allah'ın yükselttiği insanlar, çok defa melek huylu, tatlı dilli, insanların ayıplarını, kusurlarını örtüp eksiklerini tamamlayan; onlara malıyla, bedeniyle, bilgisiyle, nasihatiyle yardım eden nâzik, kibar insanlardır. Onlar bu istikametten ayrılmadıkça Allah da bu nimeti kendilerinden almaz AdminAdminMesaj Sayısı 92Kayıt tarihi 09/09/08Konu Geri Esma-ül Hüsna Allah cc'nun 99 en guzel isimleri Kuranı Kerimde geçen isimleri Eyl. 13, 2008 1155 pm el-MU'IZZ İzzet veren, ağırlayan... el-MÜZİLL Zillete düşüren, hor ve hakîr eden... İzzet ve zillet, birbirine zıd mânalardır. İzzet kelimesinde "şeref ve haysiyet", Zillet kelimesinde ise "alçaklık" mânası vardır. Bunlar hep Allah Teâlâ'nın, mahlûkatı üzerindeki tasarrufları cümlesindendir. es-SEMİ' İyi işiten... Allah Teâlâ işitir. Kalblerimizdeki sözleri ve işitilmek şânından olan her şey'i işitir. Mesafeler, onun işitmesine perde olamaz. Birini işitmesi, ötekilerini işitmesine mâni olmaz. Her hâdiseyi aynı derece açık olarak işitir. el-BASÎRİyi gören... Allah Teâlâ herkesin gizli açık yaptığını ve yapacağını görüp durmaktadır. Karanlıklar O'nun görmesine mâni olamaz. Karanlık gibi, yakınlık - uzaklık, büyüklük - küçüklük gibi insanların görmelerine engel olan şeyler de O'nun görmesine mâni olmaz. el-HAKEMHükmeden, hakkı yerine getiren... Allah Teâlâ Hâkim'dir, her şey'in hükmünü O verir ve hükmünü eksiksiz icra eder. Hâkimlerin hâkimliğine, hükümdarların hükümdarlığına hüküm veren de ancak O'dur. O'nun hükmü olmadan hiçbir şey, hiçbir hâdise meydana gelemediği gibi, O'nun hükmünü bozacak, geri bıraktıracak, infazına mâni olacak hiçbir kuvvet, hiçbir hükûmet, hiçbir makam da yoktur. el-ADiL Tam adâletli... Adalet, zulmün zıddıdır. Zulüm kelimesinde; incitme, can yakma mânası vardır. Zulmetmiyerek herkese hakkını vermek ve her şey'i akıl ve mantığa, hikmet ve maslahata uygun olarak yapmak da adalet demektir. Allah Teâlâ Âdil'dir. Zâlimleri sevmez. Zâlimlerle düşüp kalkanları ve hattâ sadece uzaktan onlara imrenenleri ve sevenleri de sevmez. el-LÂTÎF En ince işlerin bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nüfuz edilemeyen en ince şeyleri yapan; İnce ve sezilmez yollardan kullarına çeşitli faydalar ulaştıran... Allah Teâlâ Lâtîf'dir. En ince şeyleri bilir. Çünkü onları yaratan O'dur. Nasıl yapıldığı bilinmiyen, gizli olan en ince şeyleri yapar. el-HABÎRHer şey'in iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olan... En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün eşya ve hâdiselerden Allah haberdardır. Onun haberi olmadan hiçbir hâdise cereyan etmez. el-HALÎM Hilm, suçluların cezasını vermeye gücü yetip dururken bunu yapmamak, onlar hakkında yumuşak davranmak ve cezalarını geriye bırakmaktır. Suçluyu cezalandırmağa iktidarı olmayana halîm denmez. Halîm, kudreti yettiği halde, bir hikmete binaen cezalandırmayana denir. Allah Teâlâ Halîm'dir. Her günah işleyeni hemen cezalandırmaz. Hışım ve gazabda acele etmez, mühlet verir. Bu mühlet içinde yaptıklarına pişman olup tevbe edenleri afveder. Israr edenler hakkında, hüküm artık kendisine kalmıştır. el-AZÎM Bütün büyüklüklerin sâhibi... Azamet, büyüklük mânasınadır. Hakikî büyüklük Allah'a mahsustur. Yerde, gökte, bütün varlık içinde mutlak ve ekmel büyüklük, ancak O'nundur ve herşey O'nun büyüklüğüne şâhiddir. Bu sıfatta da Allah'a herhangi bir denk bulunması muhaldir. el-ĞAFÛRMağfireti çok... Allah Teâlâ'nın mağfireti çoktur. Bir kulun kusuru ne kadar büyük ve çok olursa olsun onları örter, meydana çıkarıp da sâhibini rezîl etmez. Kusurları insanların gözünden gizlediği gibi, melekût âlemi sâkinlerinin gözünden de gizler. İnsanların görmediği bâzı şeyleri melekût âlemi sâkinleri görürler. Gafûr ism-i şerîfi, kusurların onların gözünden de gizlenmesini ifade eder. eş-ŞEKÛR Kendi rızâsı için yapılan iyi işleri, daha ziyadesiyle karşılayan... Şükür, iyiliği, iyilikle karşılamak demektir. Şükür, Allah Teâlâ'ya karşı kulun yapması gereken bir vazifesidir. Şekûr ise, az tâat karşılığında çok büyük dereceler veren, sayılı günlerde yapılan amel karşılığında âhiret âleminde sonsuz nimetler lûtfeden demektir. Bu mânaya Allah'dan başka hakikî sâhip yoktur. el-ALİYY Her hususta, herşeyden yüce olan... Allah Teâlâ yücedir, yüksektir. Yüksekliğin hakikî mânası şudur 1. Allah'tan daha üstün bir varlık düşünülmesi imkânsızdır. 2. Bir benzeri veya ortağı veya yardımcısı yoktur. 3. Şânına yaraşmayan her şeyden uzaktır. 4. Kudrette, bilgide, hükümde, iradede ve diğer bütün kemâl sıfatlarında üstündür. Şu halde Aliyy, her şey kendisinin dûnunda, emrinde ve hükmü altında olan Zât demektir. el-KEBÎR Büyüklükte kendisinden daha büyüğü düşünülemeyen... Allah Teâlâ kibriyâ sâhibidir. Kibriyâ, zâtın kemâli demektir. Her bakımdan büyük, varlığının kemâline hudut yoktur. Bütün büyüklükler O'na Yapılan işleri bütün tafsilâtıyla tutan, her şey'i belli vaktine kadar âfât ve belâlardan saklıyan... Hıfz, korumak, demektir. Bu koruma iki şekilde olur. Birincisi, varlıkların devamını sağlamak, muhafaza etmektir. İkincisi, birbirlerine zıd olan şeylerin, yekdiğerlerine saldırmasını önlemek, birbirlerinin şerrinden onları korumaktır. Allah her mahlûkuna, kendine zararlı olan şeyleri bilecek bir his ilham buyurmuştur. Bu Hafîz ism-i şerîfinin tecelliyatındandır. Bir hayvan kimyevî tahlil raporuna muhtaç olmadan kendine zararlı otları bilir ve onları yemez. Kulların amellerinin yazılması, zâyi olmaktan korunması da Hafîz isminin iktizasıdır. Bu bakımdan âhirette yeniden dirilme ve yaptıklarından hesaba çekilme ile Hafîz isminin yakından alâkası vardır. el-MUKÎT Her yaratılmışın azığını ve gıdasını tayin eden, azıkları beden ve kalblere gönderen... Bu mânaya göre Mukît, Rezzak mânasınadır. Yalnız Mukît, Rezzâk'tan daha hususîdir. Rezzak, azık olanı da olmayanı da içine alır. el-HASÎB Herkesin hayatı boyunca yapıp ettiklerinin, bütün tafsilât ve teferruatiyle hesabını iyi bilen; Her şey'e ve herkese her ihtiyacı için kâfi gelen... Allah Teâlâ, neticesi hesapla bilinecek ne kadar miktar ve kemmiyet varsa hepsinin neticelerini hiçbir ameliyeye işleme muhtaç olmadan doğrudan doğruya ve apaçık bilir. Allah Teâlâ, herkese her ihtiyacı için kâfidir. Bu kifâyet, O'nun varlığının devam ve kemâlini gösterir. el-CELÎL Celâdet, ululuk ve heybet sâhibi, celâl sıfatları ile muttasıf... Celâdet ve ululuk, Allah'a mahsustur. Onun zâtı da büyük, sıfatları da büyüktür. Fakat bu büyüklük, cisimlerdeki gibi hacim veya yaşlılık itibarı ile değildir. Zamanla ölçülmez, mekânlara sığmaz. el-KERÎM Keremi, lütuf ve ihsânı bol... Allah vaad ettiği zaman sözünü yerine getirir, verdiği zaman son derece bol verir, muktedirken Bütün varlıklar üzerinde gözcü, bütün işler murakabesi altında bulunan... Bir şey'i koruyan ve devamlı kontrol altında bulundurana rakîb derler; bu da bilgi ve muhafaza ile olur. Allah Teâlâ, bütün varlıkları her lâhza gözetip duran bir şâhid, bir nâzırdır. Hiçbir şey'i kaçırmaz. Her birini görür ve herkesin yaptığına göre karşılığını verir. el-MÜCÎB Kendine dua edip yalvaranların isteklerini işitip cevab veren, onları cevabsız bırakmayan... Burada bir hususu iyi bilmek gerekir Cevab vermek ayrıdır, kabûl etmek ayrıdır. Âyet-i kerîmede, Allah tarafından her duaya cevab verileceği va'dedilmiştir. Fakat kabûl edileceği va'dedilmemiştir. Zira kabûl edip etmemek Cenâb-ı Hakk'ın hikmetine bağlıdır. Hikmeti iktiza ederse istenenin aynını, aynı zamanda kabûl eder. Dilerse istenenin daha iyisini verir. Dilerse o duâyı âhiret için kabûl eder, dünyada neticesi görülmez. Dilerse de kulun menfaatine uygun olmadığı için hiç kabûl etmez. el-VÂSİ' Geniş ve müsaadekâr... Allah'ın ilmi, rahmeti, kudreti, afv ve mağfireti geniştir ve her şey'i kaplamıştır. Allah'ın ilminden hiçbir şey gizlenemez, ikram ve ihsanına bir nihayet yoktur. el-HAKÎM Bütün işleri hikmetli... Allah Hakîm'dir. Faydasız, boş ve tesadüfî bir işi yoktur. Her emir ve filinin her yönüyle sonsuz fayda ve maslahatları vardır. Her yarattığı mahlûk, her yaptığı iş bütün kâinat nizamı ile alâkalıdır. Kâinatın umumî nizamı ile tenâkuz teşkil eden hiçbir hâdise, bir mahlûk, bir iş yoktur. el-VEDÛD İyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdiren, sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya biricik lâyık olan... Vedûd'un iki mânası vardır 1. Seven, 2. Sevilen. Allah Teâlâ, kullarını çok sever, onları lütuf ve ihsanına garkeder. Sevilmeye lâyık ve müstehak olan da ancak O'dur AdminAdminMesaj Sayısı 92Kayıt tarihi 09/09/08Konu Geri Esma-ül Hüsna Allah cc'nun 99 en guzel isimleri Kuranı Kerimde geçen isimleri Eyl. 13, 2008 1156 pm el-MECÎD Zâtı şerefli, ef'âli güzel olan, her türlü övgüye lâyık bulunan... Bu ism-i şerîfin mânasında iki mühim unsur vardır Biri Azamet ve kudretinden dolayı yaklaşılamaz olmak. İkincisi Yüksek huylarından, güzel işlerinden dolayı övülüp sevilmek... el-BÂİS Ölüleri diriltip kabirlerinden kaldıran; gönüllerde saklı olanları meydana çıkaran... Allah Teâlâ insanları, onlar ölüp toprak olduktan sonra âhiret günü dirilterek kabirlerinden kaldıracak ve ruhları ile cesedleri birlikte olarak hesaplarını görecek, sonra da yine ruh ve cesedleri birlikte olarak mükâfat veya cezalarını verecektir. eş-ŞEHÎD Her zamanda hâdiselerin dış yüzünü bilen ve her yerde hâzır ve nâzır olan... Allah, mutlak surette herşey'i bilmesi bakımından Alîm'dir. Hâdiselerin esrarını, iç yüzünü bilmesi yönünden Habîr'dir. Dış yüzünü bilmesi yönünden de Şehîd'dir. el-HAKKVarlığı hiç değişmeden duran... Hakk, varlığı hakikî bulunan zâtın ismidir. Yani, varlığı daima sâbittir. Allah Teâlâ'nın zâtı, yokluğu kabûl etmediği gibi, herhangi bir değişikliği de kabûl etmez. Hakikaten vâr olan yalnız Allah'tır. el-VEKÎL Usûlüne uygun şekilde, kendisine tevdi edilen işleri en güzel şekilde neticelendiren... Kendisine iş ısmarlanan zâta vekîl denir. Allah Teâlâ en güzel ve en mükemmel vekîl'dir. İşlerin hepsini tedvîr, tedbîr ve idare eden O'dur. Fakat kendisi hiçbir işinde vekîle muhtaç değildir. Allah Teâlâ, kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştırır. el-KAVİYY Çok kuvvetli... el-METÎN Çok sağlam... Kuvvet, tam bir kudrete delâlet eder. Metânet ise, kuvvetin şiddetini ifade eder. Allah'ın kuvveti de öteki sıfat ve isimleri gibi nâ-mütenâhîdir, tükenmez, gevşemez, hudut içine sığmaz, ölçüye gelmez. Allah'ın kudreti bahsinde zorluk - kolaylık söz konusu değildir. Bir yaprağı yaratmakla kâinatı yaratmak birdir. Allah Teâlâ tam bir kuvvet sahibi olmak bakımından, Kaviyy, gücünün çok şiddetli olması bakımından Metîn'dir. el-VELİYY İyi kullarına dost olan, yardım eden... Allah, sevdiği kullarının dostudur. Onlara yardım eder. Sıkıntılarını, darlıklarını kaldırır, ferahlık verir. İyi işlere muvaffak kılar. Her çeşit karanlıklardan kurtarır, nurlara çıkarır. Artık onlara korku ve hüzün yoktur. Herkesin korktuğu zaman, onlar Ancak kendisine hamd ü senâ olunan, bütün varlığın diliyle biricik övülen, medhedilen... Hamd; ihsan sâhibi büyüğü övmek, tâzim fikri ve teşekkür kasdiyle medh ü senâ etmektir. Her mevcûd, hâl diliyle olsun, kâl diliyle olsun, Allah Teâlâ'yı tesbih ve takdîs etmektedir. Bütün hamd ü senâlar O'na mahsustur. Hamd ve şükürle kendisine tâzim ve ibâdet olunacak veliyy-i nimet ancak O'dur. el-MUHSÎ Herşey'in sayısını bir bir bilen... İlmi herşey'i ihâta eden ve herşey'in miktarını bilip eksiksiz tastamam sayabilen Allah'dır. Allah Teâlâ, herşey'i olduğu gibi görür ve bilir, yani, bütün mevcûdatı toptan bir yığın hâlinde birbirinden seçilmez karışık bir şekilde değil; cinslerini, nev'ilerini, sınıflarını, ferdlerini, zerrelerini birer birer saymış gibi gayet açık görür ve bilir. el-MÜBDİ' Mahlûkatı maddesiz ve örneksiz olarak ilk baştan yaratan... Mübdi, bir mânada îcad demektir. Muîd ism-i şerîfi de îcad mânasına gelir. İcadın bir benzeri daha evvel yaratılmış, meydana getirilmiş ise, iâde; değilse, yani, benzeri, maddesi olmayan yeni bir şey ise ibdâ denir. el-MUÎD Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan... Herşey mukadder olan ömrünü tamamlayıp öldükten sonra, Allah'tan başka kimse kalmaz, fakat varken yok olan bu insanları âhiret günü Allah Teâlâ diriltip yeniden hayatlandırır, yeniden yaratır. Sonra da dünya hayatlarında yaptıkları işlerden hesaba çeker. el-MUHYÎ Hayat veren, can bağışlayan, sağlık veren... Allah Teâlâ, cansız maddelere hayat ve can verir. Her gün, her saat, her saniye yeryüzünde milyonlarca varlık hayat bulup dünyaya gelmektedir. Bütün bunlar, Allah'ın emr ü fermaniyle, yaratmasıyle ve müsaadesiyle olmaktadır. Allah yoğu var edip hayat verdiği gibi, ölüyü de tekrar canlandırabilir. Buna ihyâ, yani, diriltme denir. Hayatı hiç yoktan veren zâtın, ölülere yeniden hayat verip diriltmesi elbette son derece kolaydır. el-MÜMÎT Canlı bir mahlûkun ölümünü yaratan... Allah, yarattığı her canlıya muayyen bir ömür takdîr etmiştir. Canlı varlıklar için ölüm mukadder ve muhakkaktır. Hayatı yaratan Allah olduğu gibi, ölümü yaratan da yine O'dur. Ancak bu ölüm, yok oluş, hiçliğe gidiş değil, bil'akis fâni hayattan bâkî hayat Diri; her şey'i bilen ve her şey'e gücü yeten... Hayy, diri demektir, bunun zıddına meyyit denir ki, ölü mânasına gelir. Allah Teâlâ ölmez, daima hâzır ve nâzırdır. Yaşayan mahlûkatın hayatını veren de O'dur. O olmasaydı hayattan eser olmazdı. O daima fenâdan, zevalden, hatâdan münezzehtir. Her an Alîm, her an Habîr, her an Kadîr'dir. el-KAYYÛM Gökleri, yeri, her şey'i ayakta tutan... Kayyûm, kâim'in mübalâğasıdır. "Her şey üzerinde kâim" demektir. Bunun mânası "Bir şey'in kıyâmı, yani, bir varlık sâhibi olarak durabilmesi neye bağlı ise, onu veren" demektir. Allah Teâlâ, her şey'in mukadder olan vaktine kadar durması için sebeblerini ihsân etmiştir. Onun için herşey Hak ile kâimdir. el-VÂCİD Hiçbir şey'e ihtiyacı olmayan; istediğini, istediği vakit bulan. Kendisi için lüzumlu olan şeylerin hiç birinden mahrum olmayan... Ulûhiyet sıfatları ve bunların kemâli hususunda kendisine gerekli olan herbir şey, şânı yüce olan Allah'ın zâtında mevcuddur AdminAdminMesaj Sayısı 92Kayıt tarihi 09/09/08Konu Geri Esma-ül Hüsna Allah cc'nun 99 en guzel isimleri Kuranı Kerimde geçen isimleri Eyl. 13, 2008 1156 pm el-MÂCİDKadr ü şânı büyük, kerem ve semâhati bol... Allah Teâlâ'nın kendisiyle âşinalığı olan kullarına kerem ve semâhati ifadeye sığmaz, ölçüye gelmez. Meselâ Onları temiz ahlâk sâhibi olmaya, iyi işler yapmaya muvaffak kılar da, sonra yaptıkları o güzel işleri, hâiz oldukları seçkin vasıfları sebebiyle onları över, sitayişlerde bulunur. Kusurlarını afveder, kötülüklerini Tek... Zâtında, sıfatlarında, işlerinde, isimlerinde, hükümlerinde asla şerîki ortağı veya nazîri benzeri ve dengi bulunmayan... es-SAMED Hâcetlerin bitirilmesi, ızdırapların giderilmesi için tek merci', ihtiyaç ve dileklerde kendisine müracaat edilen, arzu ve bütün istekler kendisine sunulan... Allah Teâlâ, her dileğin biricik merciidir. Yerde, gökte bütün hâcet sâhipleri yüzlerini O'na döndürmekte, gönüllerini O'na bağlamakta, el açarak yalvarmalarını O'na arzetmektedirler. Buna lâyık olan da yalnız O'dur. el-KÂDİR İstediğini, istediği gibi yapmağa gücü yeten... Allah Teâlâ, kudretine bir ayna olmak üzere kâinatı yaratmıştır. Gök boşluğunun ölçülmesi mümkün olmayan genişliği içinde, akıllara hayret ve dehşet verecek derecede birbirlerine uzak mesafelerde milyarlarca güneşleri yandırmak... Fezalarda, sayısı belirsiz âlemleri birbirine çarpmadan koşturmak... Bir damla suyun içinde, birbirine temas etmeden hesapsız hayvanatı yüzdürmek Kâdir isminin tecelliyatındandır. el-MUKTEDİR Kuvvet ve kudret sâhipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden... Allah Teâlâ her şey'e karşı mutlak ve ekmel surette Kâdirdir. Her şey'e kâdir olduğu içindir ki, dilediği şey'i yaratır ve isterse onda dilediği kadar kuvvet ve kudret de yaratır. el-MUKADDİM İstediğini ileri geçiren, öne alan... Allah Teâlâ bütün mahlûkatı yaratmıştır. Fakat, ancak seçtiklerini ileri almıştır. İnsanların bâzısını dince, dünyaca bâzısı üzerine derece derece yükseltmiştir. Fakat bu yükseltme ve seçme, kulların kendi amelleri ile ona lâyık olmaları neticesinde olmuştur. el-MUAHHİR İstediğini geri koyan, arkaya bırakan... Allah Teâlâ istediğini ileri, istediğini geri aldığı gibi, bâzan da kullarının teşebbüslerini, onların bekledikleri zamanda semerelendirmez, maksadlarını arkaya bırakır. Bunda birçok hikmetleri vardır. Bu hikmetleri araştırmalı, sezmeğe çalışmalıdır. el-EVVELİ Her varlıktan mukaddem olan, başlangıcı olmayan... Allah Teâlâ bütün varlıklar üzerine mukaddem olup kendi varlığının evveli yoktur. Kendisi için asla başlangıç tasavvur olunamaz. Onun için Ona EVVEL demek, "ikincisi var" demek değildir. "Sâbık'ı, yani, kendisinden evvel bir varlık sâhibi yok" demektir. el-ÂHİR Sonu olmayan... Herşey biter, helâk ve fenaya gider, ancak O kalır. Varlığının sonu yoktur. Evveliyetine bidayet olmadığı gibi, âhiriyetine nihayet yoktur. Onun için Ona "Âhir" demek, "Bir sâbık'ı yani, kendisinden evvel bir varlık sâhibi var" demek değildir. "Bir lâhıkı yok" demektir. ez-ZÂHİR Âşikâr olan, kat'î delillerle bilinen... Allah Teâlâ'nın varlığı herşeyden âşikârdır. Gözümüzün gördüğü her manzara, kulağımızın işittiği her nağme, elimizin tuttuğu, dilimizin tattığı her şey, fikirlerimizin üzerine çalıştığı her mâna, hâsılı, gerek içimizde, gerek dışımızda şimdiye kadar anlayıp sezebildiğimiz her şey O'nun varlığına, birliğine, kemal sıfatlarına şâhiddir. el-BÂTIN Gizli olan; duyu organları ile idrâk edilemeyen... Allah Teâlâ'nın varlığı hem âşikardır, hem gizlidir. Âşikârdır, çünkü varlığını bildiren delil ve nişanları gözsüzler bile görmüş ve bu hakikatler hakikatı yüce varlığa, eşyanın umumî şehadetini sağırlar bile işitmiştir. Gizlidir. Çünkü biz Onu künhüyle bilemeyiz. Amma varlığını kat'î surette biliriz. el-VÂLÎ Mahlûkatın işlerini yoluna koyan; Bu muazzam kâinatı ve her an biten hâdisatı tek başına tedbîr ve idare eden... Allah Teâlâ bütün varlığı idare eden, biricik ve en büyük vâlidir. Diğer vâliler ve hükümdarların idaresi, O'nun izni ve müsaadesi iledir. Ve onların velâyet ve idaresi, son derece nâkıstır. Allah'ın velâyet ve tedbiri ise sınırsız, gerçek ve hakikîdir. Her şey emri ve iradesi altındadır. Herşey'i bilir. Ondan habersiz mülkünde hiçbir şey cereyan etmez. Âdile mükâfatını, zâlime cezasını eksiksiz verir... Sebebler, O'nun icraat ve idaresinde yardımcı değil, sadece izzet ve haşmetini gösteren birer perdedirler. Hakikî te'sir, O'nun kudretindendir. el-MÜTEÂLÎ Yaratılmışlar hakkında aklın mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tavırdan pek yüce ve pek münezzeh... Meselâ, bir zengin hakkında, "Bu adam yarın fakir düşebilir", denebilir ve adam da zenginken fakir olabilir. Fakat Allah Teâlâ hakkında, bu gibi ihtimallerin düşünülmesi mümkün değildir. O, her türlü noksanlık, eksiklik, zaaf, âcizlik, hatâ ve kusurdan münezzehtir. İsteyenler çoğaldıkça ihsanı artar, herkese hikmet ve iradesine göre verir. Verdikçe hazîneleri tükenmez... el-BERR Kulları hakkında kolaylık isteyen; iyilik ve bahşişi çok olan... Allah Teâlâ kulları için daima kolaylık ve rahatlık ister, zorluk istemez, zorluk çıkaranları da sevmez. Yapılan kötülükleri bağışlar, örter. Bir iyiliğe en az 10 mükâfat verir. Kul gönlünden iyi bir şey geçirmişse, onu yapmamış olsa bile, yapmış gibi kabûl edip mükâfat verir. Aksine kötülükleri ise yapmadıkça cezalandırmaz. et-TEVVÂB Tevbeleri kabûl edip, günahları bağışlayan... Bu ism-i şerîf, tevbe'nin mübalâğa sîgasıdır. Tevbenin asıl mânâsı dönmektir. Kulun isyan yolundan dönmesi demektir. el-MÜNTEKIMSuçluları, adaleti ile müstehak oldukları cezaya çarptıran... Allah Teâlâ'nın intikamı vardır. Âsîlerin belini kıran, cânilerin hakkından gelen, taşkınlık yapan azgınlara hadlerini bildiren şübhesiz ki O'dur. el-AFÜVV Afvı çok... Allah Teâlâ, günahları silen, onları hiç yokmuş gibi kabûl edendir. Bu mânaya göre bu isim, Gafûr ismine yakındır. Ancak arada şu fark vardır Gufran Günahları örtüvermek demektir. Afv ise, günahları kökünden kazımaktır. Günahları kökünden kazımak, o şey'i örtmekten daha iyidir. er-RAÛF Çok re'fet ve şefkat sâhibi... Mahlûkat içinde bilhassa insanlar için, Allah'ın inâyeti, kerem ve re'feti hiçbir ölçüye ve ifadeye sığmayacak kadar geniş ve büyüktür. MÂLİKÜ'L-MÜLK Allah Teâlâ mülkün hem sâhibi, hem hükümdârıdır. Mülkünde dilediği gibi tasarruf eder. Hiçbir kimsenin O'nun bu tasarrufuna itiraz ve tenkide hakkı yoktur... Dilediğine verir, dilediğinden alır. Mülkünde hiçbir ortağa ve yardımcıya ihtiyacı yoktur. ZÜ'L-CELÂLİ ve'l-İKRÂM Hem büyüklük sâhibi, hem fazl-ı kerem... Celâl; büyüklük, ululuk mânasınadır. Büyüklük alâmeti olan ne kadar kemâlât varsa hepsi Allah'a mahsustur. Mahlûkattaki kemâlât, O'nun kemâlinin zayıf bir gölgesi ve işaretidir. Allah Teâlâ aynı zamanda büyük bir fazl-ı kerem sâhibidir de... Mahlûkat üzerine akıp taşmakta olan sayıya gelmez, sınır kabûl etmez nimetler hep O'nun ihsanı ve ikrâmıdır. O nimetlerin zerresinde olsun hiç kimsenin hakkı yoktur. el-MUKSİT Bütün işlerini denk, birbirine uygun ve yerli yerinde yapan. Mazlûma acıyıp zâlimin elinden kurtaran. Allah Teâlâ en üstün bir adalet ve merhametin sâhibidir. Her işi birbirine denk ve lâyıktır. Zerre kadar da olsa haksızlığı tervic etmez. Kullarına muamelesi merhamet ve adalet üzeredir. Yapılmış olan hiçbir iyiliğin zerresini bile karşılıksız bırakmaz. İnsanların birbirlerine karşı işledikleri haksızlıkları da düzelterek hakkı yerine getirir. AdminAdminMesaj Sayısı 92Kayıt tarihi 09/09/08Konu Geri Esma-ül Hüsna Allah cc'nun 99 en guzel isimleri Kuranı Kerimde geçen isimleri Eyl. 13, 2008 1156 pm el-CÂMİ'İstediğini, istediği zaman, istediği yerde toplayan. Birbirine benzeyen, benzemeyen ve zıd olan şeyleri bir araya getirip tutan... Cem, dağınık şeyleri bir araya toplama demektir. Allah Teâlâ, vücudlarımızın çürüyerek suya, havaya, toprağa dağılmış zerrelerini tekrar birleştirecek, bedenlerimizi yeni baştan inşa edecektir. Allah Teâlâ birbirine benzeyen şeyleri bir araya getirip topladığı gibi, birbirinden ayrı varlıkları da bir araya getirmektedir. Onların iç içe birlikte yaşamalarını te'min etmektedir. Sıcaklık ile soğukluk, kuruluk ile nemlilik gibi birbirine zıd unsurları bir arada tutması da yine Allah'ın Câmi' isminin tecellisindendir. el-GANİYY Çok zengin ve her şeyden müstağnî... Ganiy, hiçbir şey'e ihtiyacı olmayan, herşey yanında mevcud bulunduğu için hiçbir şekilde başkasına müracaat mecburiyetinde kalmayan zât demektir. el-MUĞNÎ İstediğini zengin eden... Allah Teâlâ dilediğini zengin eder, ömür boyunca zengin olarak yaşatır. Dilediğini de ömür boyunca fakirlik içinde bırakır. Bâzı kullarını zenginken fakir, bazılarını da fakirken zengin yapar. "Kıyamet günü fakirlik ve zenginlik tartılmayacak; fakirliğe ne ölçüde sabredildiği, zenginliğe de ne ölçüde şükredilmiş olduğu hesab edilecek. Mesele, çok fakir veya çok zengin olmak değil, çok sabretmek veya çok şükretmektir." Yahya bin Muaz el-MÂNİ' Bir şey'in meydana gelmesine müsâade etmeyen... İyiden ve kötüden pek çok arzularımız vardır ki biri bitmeden biri ortaya çıkar. Yaşadığımız müddetçe bunlar ne biter, ne de tükenir... Biz de bu arzularımızı elde etmek için çalışır dururuz. Her arzumuz bir takım sebeblere, sebebler de Mâni' ve Mu'tî olan Allah'ın emrine bağlıdır. Allah Teâlâ isteyenlerin isteklerini, dilerse verir; o zaman isteyenin tuttuğu sebebler çabucak meydana gelir. Mu'tî ism-i şerîfinin mânası budur. Allah Teâlâ bâzı isteklere de müsaade etmez. O zaman isteyenin yapıştığı sebebler kısır kalır, ne kadar çabalanırsa çabalansın netice vermez. Bu da Mâni' ism-i şerîfinin tecellîsidir. Kullarının başına gelecek felâket ve musibetleri önlemek, geri çevirmek de yine Mâni' ism-i şerîfinin tecelliyatındandır. ed-DÂRR Elem ve zarar verici şeyleri yaratan... en-NÂFİ' Hayır ve menfaat verici şeyleri yaratan... Menfaatları ve mazarratları, hayır ve şerleri yaratan Allah Teâlâ'dır. İnsana menfaat ve zararlar belli bâzı sebebler altında geliyorsa da, o sebebler o menfaat ve zararların sâhibi ve müessiri değil, birer perdesidir. Gerçekte zararın da faydanın da, hayrın da şerrin de yaratıcısı Allah'tır. en-NÛR Âlemleri nurlandıran; istediği sîmalara, zihinlere ve gönüllere *ûr yağdıran... Bütün eşyayı aydınlatan *ûr, şübhesiz ki, Allah'ın zâtının *ûrundandır. Çünkü göklerin ve yerin *ûru O'dur. Nasıl ki, güneşin aydınlattığı her zerre, güneşin varlığına bir delildir, kâinatın her zerresinde görünen aydınlık da, o aydınlığı yaratan varlığın mevcud olmasına bir delil teşkil etmektedir. el-HÂDÎ Hidayeti yaratan. İstediği kulunu hayırlı ve kârlı yollara muvaffak kılan, muradına erdiren. Her yarattığına, neye ihtiyacı varsa, ne yapması gerekiyorsa onu öğreten... Hidâyet; Allah Teâlâ'nın lütuf ve keremiyle kullarına, sonu hayır ve saadet olacak isteklerin yollarını göstermesi veya o yola götürüp muradına erdirmesi demektir. Sadece hayır yolunu ve sebeblerini göstermeğe irşâd; neticeye erinceye kadar o yolda yürütmeye de tevfîk denir. Hidâyetin karşılığı dalâlettir. Dalâlet, doğru yoldan bile bile veya iğfale kapılarak sapmak demektir. Hidâyetin neticesi îman, dalâletin neticesi îmansızlık ve küfürdür... el-BEDÎ' Örneksiz, misalsiz, acîb ve hayret verici âlemler îcad eden... Zâtında, sıfatında, fiillerinde, emsâli görülmemiş olan... Bedî', mübdî mânasınadır. Mübdî, ibdâ eden, yani örneği bulunmayan bir şey'i îcad eden demektir. Allah herhangi bir kuluna peygamberlik veya velîlik vererek üstün kılmışsa, bu üstünlükle o kul, kendi zamanındaki sair insanlara nisbetle bedî' olmuştur. Bâzı âlimlere verilen Bediüzzaman lâkabı gibi. Bu tâbir, zamanının eşsiz, misilsiz âlimi mânasına gelmektedir. el-BÂKÎ Varlığının sonu olmayan... Bu ism-i şerîf "varlığın devamını" bildiren bir kelimedir. Varlığın devamı, önü ve sonu olmamakladır. Önü olmamak mülâhazasıyla Allah Teâlâ'ya Kadîm, sonu olmamak mülahazasıyla Bâkî denir. Bu mânalara yakın Ezelî ve Ebedî ism-i şerifleri de vardır. Allah Teâlâ'nın varlığı, devam bakımından zaman mefhumu içine girmez. Çünkü, zaman denilen şey, kâinatın yaratılmış olduğu andan itibaren sonsuzluğa doğru akışının derecelerini gösteren bir mefhumdur. Şu halde, zaman yaratılmışlar başlamıştır ve onlarla bitecektir. Kâinat yokken zaman da yoktu, fakat Allah Teâlâ vardı. Kâinat biter, zaman da biter, fakat Allah BÂKÎdir. el-VÂRİSServetlerin geçici sâhipleri elleri boş olarak yokluğa döndükleri zaman servetlerin hakikî sâhibi... Allah Teâlâ mülkün gerçek sâhibi olduğu gibi, gerçek vârisidir de. İnsanların mülk sâhibi olmaları geçici olduğu gibi, varislikleri de geçici ve muvakkattır. Mülkün gerçek vârisi, mülk sâhibi Allah'tır. Kıyâmet hengâmında bütün canlılar ölecek, bütün mülk tamamıyla O'na kalacaktır. er-REŞÎDBütün işleri ezelî takdîrine göre yürütüp, bir nizam ve hikmet üzere âkıbetine ulaştıran; Her şey'i yerli yerine koyan, en doğru şekilde nizama sokan... Reşîd isminde iki mâna vardır 1. Doğru ve selâmet yolu gösteren. Bu mânada Hâdî ismiyle eş mânaya gelir. 2. Hiçbir işi boş ve faydasız olmayan, hiçbir tedbîrinde yanılmayan, hiçbir takdîrinde hikmetsizlik bulunmayan zât mânasındadır. es-SABÛR Allah, bir işi, vakti gelmeden yapmak için acele etmez. Yapacağı işlere muayyen bir zaman koyar ve onları koyduğu kanunlara göre - zamanı gelince - icra eder. Önceden çizdiği zamandan, - bir tenbelin yaptığı gibi, - geciktirmez. Ve kezâ - bir acelecinin yaptığı gibi - zamanı gelmeden yapmağa kalkmaz. Bil'akis her şey'i, hangi zamanda yapılmasını takdîr buyurmuş ise, o zaman yapar. AdminAdminMesaj Sayısı 92Kayıt tarihi 09/09/08Konu Allah'ın diğer isimleri Allah'ın isimleri 99 taneden ibaret değildir. Eyl. 13, 2008 1157 pm Allah'ın diğer isimleri Allah'ın isimleri 99 taneden ibaret değildir. Âyet ve hadîslerde bu 99 isimlerden ayrı olarak Allah'a başka isimler de izâfe edilmiştir. Allah'a izâfe edilen diğer bâzı isimler şunlardır el-Vâhid'in yerine el-Ehad, el-Kahhâr'ın yerine el-Kâhir, eş-Şekûr'un yerine eş-Şâkir; el-Kâfi, ed-Dâim, el-Münevver, es-Sıddık, el-Muhît, el-Karîb, el-Vitr, el-Fâtır, el-Allâm, el-Ekrem, el-Müdebbir, er-Refî', Zittavl, Zülmeâric, Zülfadl, el-Hallâk, el-Mevlâ, en-Nasîr, el-Gâlib, el-Hannân, el-Mennân... Kur'ân-ı Kerîm'de Allah ism-i şerîfi 2800 defa zikredilmiştir. Allah isminden sonra Kur'an'da en çok zikri geçen isim, Rab ismidir. 960 yerde zikredilmektedir. Rab isminden sonra, Kur'an'da en çok yer alan isimler ise; Rahmân, Rahîm ve Mâlik isimleridir. Fâtiha sûresinde "Allah" isminden sonra sıra ile zikredilen bu dört ism-i şerîfe, Cenâb-ı Hakk'ın Rubûbiyet Sıfatları adı da verilmektedir. Terbiye etmek, büyütmek, yetiştirmek mânalarını ihtiva eden Rab kelimesinin asıl mânası "Bir şey'i derece derece yükselterek, gayesi olan en mükemmele erişinceye kadar kollayan" demektir. İsm-i A'zam Nedir? Allah Teâlâ'nın Kur'an ve hadîs-i şerîflerde zikredilen isimlerinin en büyüğüdür. İsm-i A'zam'ı, Allah, isimleri içinde gizlemiştir. Bunun da hik- meti, kullarının bütün Esmâ-Ül Husnâ'ya rağbetini sağlamak, kendisine bütün isimleriyle dua edilmesini te'min etmektir. İsm-i A'zam belli olsaydı, insanlar yalnızca o isimle dua ederler, diğer isimleri terkederlerdi. Çünkü İsm-i A'zam'ın Allah katında büyük bir değeri vardır. Bu isimle yapılan duaların mutlaka kabûl edildiği rivayet olunmuştur. İsm-i A'zam'ın Esmâ-Ül Husnâ'dan hangi isim olduğu hakkında, İslâm âlimleri ayrı ayrı kanâatler ileri sürmüşlerdir. Büyük ekseriyetin kanâatı, İsm-i A'zam'ın, lâfza-i Celâl yani Allah ismi olduğudur. Hz. Ali Efendimize göre İsm-i A'zam tek isim değildir. Ferd, Hayy, Kayyûm, Hakem, Adl, Kuddûs'tan ibaret 6 isimdir. İmam-ı A'zam'a göre, İsm-i A'zam, Hakem ve Adl olmak üzere iki isimdir. Gavs-ı A'zam'ın İsm-i A'zam'ı, Hayy ismidir. İmam-ı Rabbânî'ye göre de İsm-i A'zam, Kayyûm'dur. Görüldüğü gibi İslâm büyükleri, İsm-i A'zam'ı farklı isimlerde bulmuştur. Belki de herbirinin hususi âlemine tecellî eden İsm-i a'zam değişik olmuştur. Esmâ-Ül Husnâ içinde bir İsm-i A'zam olduğu gibi, her isim için de a'zamî bir mertebe vardır. Bâzan bir ismin a'zamî mertebesi, İsm-i A'zam ile karıştırılır; o isim a'zamî mertebedeki tecellîsi sebebiyle İsm-i A'zam sanılır. İsm-i A'zam'ın her âlime göre değişik olmasının bir sebebi de budur. Esma-ül Hüsna Allah cc'nun 99 en guzel isimleri Kuranı Kerimde geçen isimleri 1 sayfadaki 1 sayfası Similar topicsBu forumun müsaadesi varBu forumdaki mesajlara cevap veremezsinizGüzel Ahlak ISLAM ILMIHALI Esma-ul HusnaBuraya geçin
esmaül hüsna yüce allah ın cc 99 ismi zikri indir